En kolay soru ile başlayalım. Muhammet Aytekin Kimdir?
Kendimi kısaca tanıtayım. 1990 Nevşehir Derinkuyu doğumluyum. Sizin de vakıf olduğunuz gibi gazeteci, yazar ve ressam Osman Aytekin'in oğluyum. Annem ev hanımı iki ablam ve eşim öğretmen. ilk ve orta öğretimi Derinkuyu'da tamamladım. Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümünü 2015 yılında birincilikle tamamladım. Bir yıl kadar Emniyet Genel Müdürlüğünde hizmet verdim. 2018 yılında Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Görsel Sanatlar Öğretmeni olarak görev yapmaya başladım. Dört yıl Şanlıurfa'da görev yaptım şu an Kayseri'de görev yapmaktayım.
Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?
Çizimle olan ilişkim babam gibi benimde küçük yaşlarımda başladı. Babam benim kadar şanslı değildi tabi çünkü benim babam bir çizer ve ablalarımla beni bu konuda hem destekledi hem de yönlendirdi. Ortaokul ve lise yıllarımda ilçede düzenlenen resim yarışmalarında sürekli dereceye girerdik. Bu arada ortaokul resim öğretmenim Orhan Demir'in de bana katkısı büyüktür.
Bir çizer olarak kitaba nasıl hazırlanıyorsunuz?
Metin elime ulaştıktan sonra hayata metin gözüyle bakmaya başlarım. Figürleri hayalimde karakterize edip birer masal kahramanı olduklarını düşünürüm ve etkilendiğim bir durum olduğunda hemen bunu çizime aktarırım. Çizime başladığım an itibarıyla o metnin içerisinde her şeyi bir kenardan izleyen biri olurum. Bir tiyatro bir sinema gibi ses görüntü hareket ışık ne varsa hepsi zihnimde canlanır. Eseri ne kadar çok özümsersem o kadar başarılı çalışmalar çıkarırım. Karakterleri ve mekanları yansıtacak gözle bakarım hayata. Bolca görsel depolarım. Sonuç olarak kendi karakterimi kendi renklerime karar veririm. Bazen tasarladığım karakterlerle bile bir yönetmen edasıyla konuşurum içten içe ”hayır hayır kolunu biraz daha kaldırıp kaşlarını çatmalısın duyguyu böyle daha net verebiliriz” gibi. Ve çalışmam şekillenmeye ve renklenmeye başlar.
Çizimlerinizi yaparken yazar ya da editör ile aranızda nasıl diyaloglar gelişiyor?
Yayıncı ve editör bahsi geçen metinle ilgili özel durumlar var ise bunları belirtir. Okur yaş aralığı, metindeki kişilerin karakterize edilişi, vurgular konusunda çizim öncesi konuşuruz. Özellikle hikaye kitaplarında resimleme, metinleri yansıtma açısından olsun vurgu açısından olsun önemli bir yere sahiptir. Mesela kendi açımdan rafta duran kitapların dikkatimi çekmesi ilk önce kitap kapağının albenisi ile alakalıdır. Yani kitabı elime almam için kapağın beni çağırması gerekiyor. Daha sonra içeriğine dikkat kesilirim. Genelde herkeste bu böyledir. Bu nokta da dediğim gibi görsellerin önemli olduğunu düşünüyorum. Yayıncı ve editörlerle bu konuda kararları genel itibarıyla beraber alırız.
Çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?
Çizimlerimi beslemek için öncelikle hayata çizer gözüyle bakarım. Hemen hemen gördüğüm her şeyin zihnimde kısa taslak çizimlerini yaparım. Bu benim vakit kaybetmeden, yorulmadan, sıkılmadan gelişmeme fayda sağlar. Teknolojiyi bu konuda aktif kullananlardanım. Ne nasıl çizilmiş, hangi teknik kullanılmış, bu alanda yoğun kullanılan telefon, tablet ve bilgisayar programları nelerdir bunlara dair kendimi güncel tutmaya çalışırım. Sosyal mecralardan alanımla ilgili güncel çalışmaları sürekli takip ederim. Böylelikle kendimi diri tuttuğumu ve sürekli gelişim gösterdiğimi hissediyorum.
Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır mısınız?
Yayıncı, editör, yazar ve çizer olarak iletişim kurulur. Ardından metin okunur. Varsa betimlemeler özellikle değerlendirmeye alınır. Karakterlerin fiziksel özellikleri not edilir. Mekan özellikleri not edilir. Tek tek yahut toplu taslak çizimler oluşturulur. Yine editör ve yazarla iletişim halinde gerek duyulduğunda taslaklar üzerinden değişimler yapılabilir. Ardından detaylandırılır ve renklendirilir. Süreç içerisinde biten çalışmalarda fikir birliği sağlanır ve çalışmalar editöre teslim edilir.
Son olarak okuyucularınıza söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Yaşamımız da sahip olduğumuz bir çok şey prize bağlı yaşam sürüyor. Hal böyleyken kitaplar en üst teknolojik ürünlerden daha değerli olduğunu düşünüyorum. Şarjı bitmiyor, her daim çekim gücü hep en üst seviyede, reklam girmiyor, abonelik istemiyor, pili bitmiyor, bozulmuyor, radyasyon yaymıyor, gözümüzü almıyor, kolay ulaşılıyor vs. Daha da sıralayabilirim kısacası maddi manevi her anlamda faydalı olduğunu düşünüyorum. Tüm bunların yanı sıra içlerinde öyle farklı bilgiler, öyküler, yaşamlar, hayaller barındırıyor ki. Okumak bir hayata sığdırılmış birden fazla yaşam olarak görüyorum.
Verdiğiniz samimi cevaplardan ötürü teşekkür ederiz.
Ben de EdebiyatGazetesi.com ailesine teşekkür ederim.