Destek Yayınları Felsefe Serisi’nin yeni kitabında Beril Şen varoluşçu felsefenin önde gelen isimlerinden biri olarak bilinen Martin Heidegger’i anlatıyor. “Heidegger, hayatı boyunca ‘Varlık nedir?’ sorusunun peşinden gitmiş ve bu soruya adadığı ömründe sanat, dil, metafizik, tarih, teknoloji gibi konularda, yüz yıl sonra bile hâlâ tartışmaya değer güncel fikirler bırakmıştır.”
Felsefe düşünme ile değil ruh haliyle başlar. “Varlık nedir?” diye soran Heidegger ardından kendisini hiçbir kelimenin giremeyeceği en karanlık noktaya fırlatır, sorusunun cevabını orada bekler. Hiçliğe çakıldığında var olmaktan duyduğu kaygı öyle güçlü bir ışığa dönüşür ki tüm saklı kalanları aydınlatır. Modern insanın problemlerine antikçağın zihniyle yaklaşan Heidegger, kutsalların, emin olunanların aslında en az bilinenler olduğunu ortaya serer. Ne yapsak içinden çıkamadığımız problemleri, hayata dair büyük soruları kendi kendilerini çözümlemeleri ve açığa çıkarmaları için serbest bırakmayı öğretir. Kelimelerle oyun oynar gibi yazdığı eserleriyle sanki açıklamak değil de hatırlatmak isteyen Heidegger, başta insan olarak kendimizle ardından ilişki kurduğumuz her şeyle olan bağımızı biz farkına varmadan geri dönülemez biçimde sarsar.