En kolay soru ile başlayalım. Yücel Aydın Kimdir?
1977 Karabük doğumlu, Elektrik-Elektronik Mühendisi 20 yıllık bir Kamu Görevlisiyim. Aslen Sürmeneli olmam hasebiyle elbette doğuştan iyi bir Trabzonspor taraftarıyım.
Yazarlık, şairlik sizin için ne ifade ediyor? Şair olma yolculuğunuza kimler destek oldu?
Kişinin iç dünyasıyla birlikte, yaşamından veyahut başkalarının yaşamından ilham alarak duygularını harmanlayıp dışa yansıtmasıdır kısaca. Anlatılmak isteneni daha kısa ve etkili sunma sanatı ise yazarlığın şiirle buluştuğu noktadır. İnsanların hayallerine veya duygularına ortak olabilme, onlara hayatın farklı pencerelerden yansımasını iletebilme düşüncesi ve dahası bir nevi dertleşme ihtiyacı benim için yazmaya teşvik eden durumları ifade etmektedir.
Destek olma konusuna gelirsek; direkt olarak destek olan birilerini söyleyemem. Bazı öğretmenlerimin teşvikiyle ortaokul ve lise yıllarında neredeyse tüm “Belirli Gün ve Haftalar”da kompozisyon ve şiir yazardım. Okul içi veya ilçe bazında düzenlenen kompozisyon, şiir ya da resim yarışmaları olursa bir çoğuna katılmaya çalışırdım. Ufak tefek dereceler de yaptığım anlar olmuştu. Aslında yazıp çizerken amacım derece yapmak değil, kendimi tatmin etmekti. Gerçekten yazdıkça keyif alıyordum. Üniversite yıllarımda sağolsunlar arkadaşlarım da bu konuda çok destekleyici olmuşlardır. Kısa öyküler ve şiirler yazardım. Kafiyeli cümleler kurmaktan hoşlanırdım, ta ki rahmetli Cemal Safi’nin şiirleri ile tanışana kadar. Beni şiire esas teşvik eden O idi. Kendisiyle tanışmak kısmet olmasa da ben kendisini yazdıklarıyla tanıdım. Türk Edebiyatının çok değerli yazar-şairlerini okul yıllarımızdan iyi bilirdim. Genelde de ahirete göç etmiş değerli yazar ve şairlerin hayatı anlatılırdı. Kıymetliydiler elbet hem de çok kıymetliydiler. Ama yaşarken de kıymet bilinmeli değil mi? O, yeteri kadar kıymeti bilinmeyenlerden biriydi benim gözümde o zamanlarda. İlerleyen yıllarda internet kullanımının artması, yazılı ve görsel medyanın çoğalması rahmetliyi biraz daha geniş çevrelerin tanımasına olanak sağladı elbette.
Edebiyat yolculuğunuzu ve son kitabınız Seninle İlk Defa'nın ortaya çıkış sürecini anlatır mısınız?
Edebiyat yolculuğum biraz önce bahsettiğim gibi okul yıllarında başlayıp bugünlere kadar gelen bir süreçti. Aslında niyetim öncelikle bir şiir kitabı çıkarmak değildi. Deneme türünde bir yazı kaleme almıştım on yıl kadar önce. Fakat hikayeyi tamamlamaya bir türlü zamanım ve iş yoğunluğum müsade etmedi. Derleyebildiğim şiirlerimi kayıt altına aldığım iki ajandamdan biri maalesef yıllar önce bir yayla yolculuğundan sonra kayıplara karışmıştı. Diğer ajandamda ve parça parça kağıtlarda yazılı şiirlerimi hem aileme ve çevreme hatıra bırakmak hem de kaybolup gitme riskinin önüne geçmek açısından yeniden derleyerek kitap haline getirmeye karar verdim. Kitap baskı süreci başlamadan önce kendime özel baskı düşüncem vardı. Daha sonra bir kardeşimin de teşvikiyle bir yayınevi ile anlaşıp, yazarlık camiasına adım atmış oldum. Ve ilk kitabım “Seninle İlk Defa” bu şekilde ortaya çıktı.
Kitabınızı okuyacak okurları neler bekliyor? Okurlarınıza neler söylemek istersiniz?
Şiir, hemen herkesin sevdiği, zaman zaman kullandığı ama genellikle okumayı tercih etmediği bir tür maalesef. Şiir kitabını eline alıp, bir solukta okuyan insan sayısı çok azdır. Şiir kitaplarının içeriği belli bir kurgusu olmayan, hayatın akışında yaşanan farklı duyguların yansıması olduğu için kimi zaman sevgi, kimi zaman sitem, bazen neşe, bazen keder ifade ederler. Tabi ki baştan sona aynı duygular barındırmazlar. Haliyle çoğu insan o an içinde bulunduğu ruh haline en yakın duyguları ifade eden şiirleri daha sıcak hisseder. Duygular değiştikçe okuyucu için ön plana çıkan şiirlerde farklılaşır. Kitabıma aldığım şiirler genellikle gençlik yıllarında yazdığım, bazen kendi bazen de çevremdeki insanların duygularına empati ile yaklaşıp yazdığım şiirlerdir. Yaş ilerledikçe, farklı hayatlar, farklı yaşamlarla tanıştıkça gönül ilişkilerinden ziyade toplumsal ilişkiler daha çok zihnimizi meşgul ediyor. Şiirlerin konusu da bu duygulara göre şekilleniyor doğal olarak. Genellikle Lirik, kısmen de Epik, Didaktik ve Satirik türlerin yer aldığı, şiirlere ritim ve estetik veren hece ölçüsü ile yazdığım “Seninle İlk Defa” isimli şiir kitabımda, her kesimin mutlaka içerisinde kendisinden bir duygu bulacağını düşünüyorum.
Başucu yazar ve kitaplarınız kimlerdir/nelerdir? Yazar ve kitapların hayatınızda nasıl bir etkisi oldu?
Başucu kitaplarım aslında çok sık değişmektedir. Her türden kitaplar okumayı seviyorum. İçlerinden birisini seçmem benim için oldukça zor. Fakat Svetlana Aleksiyeviç’in “Çernobil Duası” beni çok etkilemişti. Felaketi yaşamış sokaklardaki insanların, görevlilerin hem o dönem hem de geçmişlerinde yaşadıklarını monolog biçiminde yapılan röportajlarla aktaran, ibret alınması gereken sözlü bir tarih çalışması. Duygusal empatiyi iliklerime kadar hissettiğim bir kitaptı. Bunun yanısıra Ferit Devellioğlu’nun “Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat”ını açıp yeni sözcükler okumayı, söyleniş şeklini ve anlamını beğendiklerimi not almayı seviyorum. Elbette Cemal Safi’nin 4 şiir kitabı da ilham verici kaynağım olarak elimin altındadır sürekli.
Son kitabınıza dair okur ve eleştirmenlerden nasıl dönüşler bekliyorsunuz?
Her yazar/şair gibi ben de elbette olumlu dönüşler bekliyorum ve olumsuz dönüşlerin de muhakkak olacağını biliyorum. Ama ortada olan bir gerçek var ki şiirler, birileri beğensin diye yazılmaz. Beğenilmesi tabii ki mutlu eder, şevk verir. Bir de herkes her türü sevmeyebilir. Eleştiriler de genelde bu yönde olur zannımca. Kendi adıma söylemem gerekirse konularına göre türü ne olursa olsun bir şiirde hece vezni veya aruz vezniyle kafiye ararım. Okuyucu kitlesi de bu tarz yaklaşımla baktığında kendi hoşlandığı ahenk unsurlarına göre eleştirel yaklaşabilir. Bu da kabul edilebilir bir şeydir.
Üzerinde çalıştığınız yeni bir kitabınız var mı?
Kısmet olursa ilk kitabımda yer vermediğim ve sonrasında da yazdığım şiirleri belki daha sonraları okuyucular ile buluşturabilirim. Fakat önceliğim bir öykü kitabı ardından da bir roman kitabı yayımlamak. Bir de kurgusu yarım kalan deneme türü bir hikayem… Umarım başarabilirim.
Son olarak okuyucularınıza söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Okuyun, araştırın. Yargılamaktan ziyade algılamaya, hayatın anlamını bulmaya çalışın. Ön yargılardan kurtulmaya gayret edin. Şu kocaman evrende bir toz zerresi kadar bile yer işgal etmediğimizin farkına varalım, gereksiz kibir ve alınganlıklarla kendimizi ve çevremizi yormayalım. İstisnalar kaideyi bozmaz elbet ama yorulmadan, emek vermeden başarı elde edilmez. Gönül kıranlardan değil, gönül alanlardan olmamız dileklerimle…