İnsanın yaşamı boyunca yaşadığı acılarla baş edebilmesinin yolu unutabilmesidir. Kayıpları, çaresiz anları, yoksunlukları unutamasa nasıl yola devam edebilir insan? Öyleyse unutmak bir lütuf mudur bizler için? Peki, bizleri yaşama bağlayan her şeyi, sevdiklerimizi hatta sevme hissini unutmak söz konusuysa bunu da lütuf olarak görebilir miyiz?
İntihar Ormanı; “Unutmak mı daha zor yoksa unutulmak mı?” sorusu ekseninde kurgulanmış, sonu daha ilk sayfada yazılmış bir hikâye. Adıyla müsemma olmayan ve hayattaki tek başarısını direnişçi bir babanın oğlu, İz gibi bir kadının da sevgilisi olmakta gören 34 yaşındaki Umut ile Umut'un bütün eksiklerini tek başına tamamlayan İz'in hikâyesi...
Başıma gelirse dünyam yıkılır dediği şey başına geldiğinde bir insanın neler yapabileceğinin, sınırlarını ne kadar zorlayabileceğinin, hayatla ölüm arasında bir karar vermek zorunda kalırsa hangisini seçeceğinin hikâyesi. Unutanla unutulanın hikâyesi.