İstanbul, Yedi Tepeli şehir olarak adlandırılır. Nazım Hikmet Karlı Kayı’nda “Yedi tepeli şehirde bıraktım gonca gülümü” der. Yahya Kemal ise İstanbul’a bir özlem olarak “Ben en çok Ankara’nın İstanbul’a dönüşünü severim.” der. Ankara ise kentin dört büyük tarihi sembolü ile isimlendirilir. Bir tarafında Ankara Kalesi, bir tarafta Hacı Bayram Veli Cami, bir yanda ise Resim Heykel ve Etnografya müzelerini bulunduğu Namazgâh Tepesi.
Eski Türk Ocağı sonrasında Halk Evleri binalarının olduğu yer. Etnografya Müzesi büyük Atatürk’ün ilk defnedildiği yerdir. Hâlâ sembolik olarak mezar yeri yurttaşlarımızın ziyaretine açıktır. Bir tarafta da büyük Atatürk’ün ebedi istiratgâhı Anıtkabir. Bu güzel şehir Kurtuluş Savaşımızı yöneten gazi meclisimize ev sahipliği yapmıştır. O yüzden “Başkent” adıyla ödüllendirilmiştir. Bu özgeçmiş çok şey anlatır. Günümüz Ankara’sı ne Tanpınar’ın Beş Şehri’nde anlattığı şehirdir. Ne de Yakup Kadri’nin Ankara’sıdır. Yakup Kadri Ankara’yı çok sevmiş, Porsuk Çayı kenarında bir konağa yerleşip romanlarını burada yazmayı bile düşünmüştür. Şair Nedim, “Sade bir taşı Acem Mülküdür”’ diye övgüyle bahsettiği İstanbul... İstanbul nasıl değerlerini kaybettiyse Ankara da bundan nasibini aldı. Kentte iki büyük sokakta yüz yıllık çınarlar Kumrular ve Necatibey Sokakta sıralanmakta...
Mustafa Kemal Atatürk, bu sokaklarda ikamet edenlere evlerinin bahçesine dikmeler için iki adet çınar fidesi hediye etmiş. Gençlik Parkı, kentin tüm sakinlerinin dinlendiği, dostlarıyla sohbet ettiği mesire alanlarındandır. Havuzunda kayıkların gezdiği, fıskiyelerinden pırıl suların gökyüzüne ulaştığı, çocukların dondurmalarını alıp bir sevinçle yediği yerdi burası. Parkın içinde ufak vagonları olan bir tren, çocukları anne ve babalarıyla taşırdı. Özel rayları, istasyonları olan bir trendi. Demir yollarına özel yaptırılmıştı. En son Eskişehir’de bir hurdalıktaydılar. Parkın içinde bulunan Luna Park Gazinosunda Ankara halkı ünlü sanatçıları tanımıştı.
İnsanın hikâyesi olurda mekânın olmaz mı?
Ayrıca lokantalar, restoranlar da vardı. Daha iyisini yapacağız aldatmasıyla yok edildi. Geçenlerde Kültür Bakanlığı bir belgesel hazırlatmış adı “Gençlik Parkı Belgeseli” bu yok edilenleri anlatıyor. Hem yok edip hem de belgeselini çekmek nasıl bir duygu ki tarifsizdir. Yine kentin tarihiyle yaşıt 19 Mayıs Stadyumu yerle bir oldu. Kim bilir hangi maçlara tanıklık etti, kimler oynadı. Şeref tribününde kimler oturdu. Hangi toplantılara, konserlere ev sahipliği yaptı. Şimdi bir enkaz ve tarla olarak duruyor.
Yine kentin iki büyük stadyumundan biri olan İnönü de tarla ve enkaz olarak duruyor. İş merkezi olacak diyenler de var. Bir tanesinin temeli atıldı, yeniden yapılıyor... Son dönem moda bahçelerden Millet Bahçesi olacak diyen de. Ankara’nın kaybedilen tarihi içinde Atatürk Kültür Merkezi alanı da var. Buralar görkemli ulusal bayramlarımızın tek mekânıydı. Geniş alanı içinde burası da görkemli bir yerdi. At yarışlarının Atatürk Orman Çiftliğinden sonraki tek mekânıydı.
İnsanın hikâyesi olurda mekânın olmaz mı? Kahramanı, yeri, zamanı, olayı ile Ankara’ya tescillenmiş yerlerdi. Kimisi Cumhuriyet tarihini, kimisi Ankara’nın Büyük Meydan Muharebesini anlatır. Mustafa Kemal Atatürk’ün, Bayar’ın ve İnönü’nün devlet erkânının seslerini getirir bize. Atatürk Orman Çiftliği büyük Atatürk’ün kentimize kazandırdığı büyük bir arazidir. Zaman zaman ilk dikim ekim çalışmalarında tırmığını alıp bir çiftçi gibi çalıştığı bilinir. İşçilere “Şöyle yapın. Böyle ekin, dikin.’’ dediği de bilinir. Orada nefes aldığı görülür. Atatürk Ankara’ya bir yeni akciğer kazandırmıştır. Bir grup yerel yönetici ortaya çıkmış, daha güzel yapacağız diyerek önce yeşil alanları imara açmış, sonra bir arazi yağması... İçinde değişik hayvan çeşitlerinin bulunduğu hayvanat bahçesi ve diğer dinlenme alanları da yok edilen kent tarihi içindedir. Ayrıca Marmara Havuzu ve diğer otel arazisi de vardır...
Ankara’da siyasetçilerinden, yazarlarından, sanatçılarına ev sahipliği yapan Merkez Çiftlik Lokantası da bir şekilde yok edilmiştir. Ünlü Çiftlik Restoran özelleştirmeden nasibini almıştır. Ankara’da Çubuk Barajı olarak adlandırılan bir baraj alanı vardır. Adından inşa edilmesine kadar bir büyük hikâyesi vardır. Baraj havzasına kapıdan girdiğiniz an sizi roma rakamlarıyla Atatürk tarafından gerçekleştirilen açılış tarihi yazar. Önceleri kentin suyunu karşılayan baraj yerel yöneticiler tarafından bakımsız bir hale getirilmiştir. Bir Atatürk Evi ki Mustafa Kemal Atatürk’ün gelip dinlendiği yerlerdendir. Yıkık dökük bir haldeydi. Sonraları rekreasyon alanları düzenlendi ama eski güzelliğine kavuşmadı.
Ankara’da Denizciler Caddesi ile Anafartalar arasında kalan bölgede bir Yahudi Mahallesi vardır. Yahudi vatandaşlarımızın ilk yerleşim yerlerindendir. Şimdiki adı İstiklal Mahallesidir. Sokağa girince yıkık dökük Ankara evleri sizi karşılar, yukarıda Yahudi yurttaşlar için yapılmış bir havra da var. Tabi içinde şimdi Suriyeliler ve bir kısım yurttaşımız oturmakta. Ankara iki yerde doğal Arnavut kaldırımı vardır. Bir Ankara Kalesi’nde bir de burada…
Yaşayanlar burayı terk etmişler, bir kısmı kentin başka bölgelerine, bir kısmı yurt dışına yerleşmişlerdir. Buraların restorasyonu hem turizmi etkiler, hem de tarihsel saygınlığımız sağlar. Niye bekleniyor? Tarih yok olduğunda mı sahip çıkılacak... Yine Kavaklıdere’de bir Celal Bayar Köşkü vardır. Bu köşkün müze olması gerekir çünkü bir tarihi yansıtıyor. Celal Bayar kim bilir kimlerle görüştü o binada?
Ankara’da Eski Mili Eğitim Bakanlarından Mustafa Necati’nin evi vardır. Bu ev aslına uygun restore edildi. Bir kuru fasulyeci sonra meclis lokantası oldu. Sonrasında Mustafa Necati ismini silmeye kadar vardı... Mustafa Kemal’i üzen en önemli olaylardan birisi kabinesinin Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati’nin genç yaşta yaşamını yitirmesidir…
Batılılar kentin tarihine sahip çıkıyorlar. İngiltere’de bir okulu restore ediyorlar sadece ziyaretçi defteri aslına uygun değil... Ankara’da otel yapılan devlet kurumları vardır. Hepsi bir tarihtir. Bunlarda tarihi kayıptır. Ayrıca Kızılay Meydanında YKM Binası’nın karşısında bir yabancı devletin elçiliği olan tarihi bir konak vardı... Orası önce hamburgerci yapıldı sonra ne oldu bilmiyorum. Şimdilerde “Atiden” gelip diye başlayan siyasetçi nutuklarını dinledikçe kayıp Ankara tarihi aklıma gelir.