Merhaba Deniz Bey, çoğu okurumuz sizi Deniz’in Gözü ile Film Dünyası kitabınızdan tanıyor ama yine de okuyucularımıza kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Adım Deniz Boyraci 1981 Kars, Digor’da doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Digor'da, liseyi ise Iğdır Atatürk Lisesinde tamamladım. Daha sonra eğitim hayatımı İstanbul'da sürdürdüm İstanbul'da kısa bir süre gazetecilik yaptıktan sonra Avrupa'da yaşama kararı aldım. Uzun yıllardır Avrupa'da gazetecilik yapmaktayım. 2022 yılında kaleme aldığım "Deniz'in Gözü İle Film Dünyası" adlı eserimle edebiyat dünyasında okuyucularla buluştum. Yazma serüvenimi şöyle açıklayabilirim: İnsan okur öğrenir bilgiyi biriktirir. Biriktirdikleriniz belli bir süre sonra içinizden dışarıya doğru taşmaya başlar. Bendeki yazma tutkusunu artık içime sığmayan duygu ve düşüncelerimin taşması olarak adlandırabilirim. Bu tutku ve düşüncemi paylaşma isteğim beni böyle bir yolculuğa çıkarttı. Bu yolda öğrendiklerimi sizler için yazdım. Yazma tutkusu ve yeteneği heyecan verici hikâyeler yaratma hevesi ve düşüncesi, aynı zamanda Bir olay örgüsü içerisinde yeni olanı, farklı olanı tanımak değerlidir. Benim için bu motivasyonla, duyguları ve değerleri realiteden fazla uzaklaşmadan kaleme almak önemlidir.
Okuduğunuz bir birinden güzel eserlerle ilgili duygu ve düşüncelerinizi okuyucuya akıcı bir şekilde aktardığınız ikinci kitabınız Deniz’in Gözüyle Kitap Dünyası Alaska Yayınevi’nden çıktı. Tebrik ederiz. Deniz’in Gözüyle Kitap Dünyası’nın ortaya çıkış sürecini anlatır mısınız?
İnceliğinizden ve güzel sözlerinizden dolayı teşekkür ederim. Daha önce okuduğum, içimde yer edinen ve önemli bulduğum eserleri sizler için tekrar okuyup analizlerini yazdım. Bu eserlerin özellikle sosyolojik ve psikolojik açıdan sunduğu izleri takip ettim. Deniz'in Gözüyle Film Dünyası adlı kitabım çıktığında bu eserin bir kitaplar serisinin başlangıcı olduğunu söylemiştim. Deniz sizler için izledi, Deniz sizler için okudu ve izlenimlerini farklı bir perspektiften yazdı. Yeni kitabım aslında bir sürpriz değildi, ilk kitabımdan sonra ifade ettiğim gibi "Denizin Gözüyle" adlı projemin bir parçası olarak okuyucularımla tekrar buluşuyorum. Bu sefer yolculuğum kitapların dünyasına oldu. Kitaplar dünyasındaki gezintimiz, farklı tarihlerde, farklı coğrafyalarda farklı kültürlerde olacak.
Kitabınızı okuyacak okurları neler bekliyor? Okurlarınıza neler söylemek istersiniz?
Bu kapsamlı bir soru olduğundan etraflıca cevap vermeye çalışayım. Bu eser için farklı türlerden kitaplar seçtim. Kitapları sadece okumadım onları hayal ettim, yaşadım yazarlarla yolculuklar yaptım. Derin analizleri sağlayan şey yazarları ve hayatlarını okumamdı, kitapların arka planları ve hikâyelerini mercek altına aldım. Şöyle ki: İnsan bir kitabı neden okur? İnsan merak eden bir canlıdır. Merak ettiği için okur. Tecrübe etmeden tecrübe sahibi olmak için okur. İnsan merak eder, İnsan anlamak ister, insan ön görmek ister. İnsan sebebini bilmek ister, insan dünyasını değiştirmek ya da değişenin ne olduğu nasıl değiştiğini bilmek ister. İnsan okur...
Her bir kitap yeni bir hayata başlamaktır benim için. Evreni, doğayı, kadını, çocuk olmayı, tiranı, tanrıyı, inancı, sevinci, aşkı, devrimi, evrimi ve daha sayamadığım nice gerçekliği anlamak için okur Okuduğum eserlerin bende bıraktığı izleri yazdım. Her bir kitap ruhumun kendi bedenimden ve kendi yaşadığım andan kopup başka bir hayatı başka bir insanı tanımasıdır. Okuduğum her kitap bir hayata, bir tarihe, bir sosyolojiye bir insana yolculuktur. Yolculuk notlarımı kitaplaştırdığım bu eserimin okuyucularımı okuma yolculuğuna çıkarması dileğiyle yazdım.
Türkiye’de kitap okuma oranlarının düşük olmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Kitap okuma oranı toplumun eğitim düzeyini belirler, Son yıllarda Türkiye'de refah düzeyinde aşırı bir düşüş ile birlikte sosyokültürel ortam, kutuplaştırıcı ve gerilim yüklü olduğu için insanlar kitap okuyacak bilişsel ve psikolojik düzeyden uzaklaşmıştır. Kendi temel insani ihtiyaçlarını karşılamada zorlanan, emeğinin hakkını alamayan ve kaygılarından kendisini arındıramayan bireylerin oluşturduğu toplumda kitap okuma oranının yüksek olması beklenemez.
Böylece toplum okuma alışkanlığı olmayan her toplum gibi birbirini anlama kabiliyeti düşük çatışma ve kavga ile problem çözmeye çalışan derdini ifade etmekte zorlanan bir hale dönüşmüştür. Bu şekilde, neyi bilmediğinin farkında olmayan, bildiklerinin kendisine yeteceği sanrısını gören bireyler giderek artmaktadır ve toplumun iletişim kalitesi düşmektedir. Olgular ve kavramlar üzerine düşünmek yerine yalnızca gündelik kaygılar ve kavgalar pençesinde yıpranmaktadır. Siyasal rejimlerin belirlediği eğitim sisteminin okuma oranı üzerindeki etkisi büyüktür.
Fırsat eşitsizliği, cinsiyetler arası eşitsizlik yani genel olarak eşitsizliğin kendisi de okuma oranını düşürüyor.
Örneğin okumaya en uygun ve meyilli olan kadınlardır, onlar sabırlarıyla yetenekleriyle, hayatı örmeleriyle çocuk yetiştirmeleriyle örnek iken en fazla onlar eziliyor Türkiye'de. Kadın, kadın olmasının yanı sıra anne ve ailedir. Bu durumda toplumdaki okuma oranı nasıl yükselsin? Toplum topallaştırılmış bir ayağı devre dışı. Bu durumu tedavi etmek düzeltmek lazım. Diğer taraftan çocukların bir kısmı işçi olarak çalıştırılıyor diğer yandan entelektüel olarak kazanımlar elde etmesi gereken yaşlarda bu yetiştirilme kalitesinden uzakta büyüyor.
Durum içler acısı, dolayısıyla toplumun ekonomik refahın düşüklüğü, sosyal refahın kaotik durumu, huzur ve adaletten yoksunluk kitap okuma oranlarını negatif olarak besleyen bir meseledir. Refah yükseldikçe okuma oranı yükselir okuma oranı yükseldikçe özgür ve doğru seçimler yapılabilir.
Üzerinde çalıştığınız yeni bir kitabınız var mı? Okuyucularınıza ipucu verir misiniz?
Yeni kitabım toplumsal duyarlılık içerikli bir çalışma olacak. Ayrıca bir de şiir kitabı olacak. Bu sefer duyguların dünyasında gezeceğiz. Bu kitap çalışmaların henüz başlangıç aşamasındayım.
Son olarak okuyuculara söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Konuşmamın başında bir kitap dizisinden bahsettim. Özellikle dijitalleşme ile beraber toplumda kitapların okunma oranları düştü, bu durum karşısında bende böyle bir eseri yazmanın doğru olduğuna inandım, yazdığım eseri okuyan insanlar bu kitap üzerinden 30 tane kitabın bilgisine ulaşmış olacaklar. 30 yazarı tanıyacaklar, 30 tane olay örgüsüne merhaba diyecekler. Bu eserleri okuyacaklar bir kitap ve hikâye rehberi niteliğinde okumaya özendirecek bir eser olmasını istedim.
Ayrıca Deniz'in bakış acısıyla okudum, analiz ettim ama başarılı olmamın anahtarı okuyucularımın elinde. Kitabıma gösterilen ilgi, satın alınan her kitap bir destektir; unutmayalım bu yaklaşım ve ilgi yeni eserlerin ortaya çıkmasına vesile olabilecek en büyük etkendir. Biz yazarlarda okuyucunun reaksiyonuna bakarak ilham alır ve yazarız, okuyucularımız bizim aynamızdır, onlar isterlerse bizi büyütebilirler de küçültebilirler de.
Şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Bana göre kitaplar kutsaldır: Her din, her kültür ve her ideolojide insanlığa kitaplar rehberlik etmiştir. Bu kutsallığa yaklaşımımız layıkıyla olmalıdır. Kitaplara hayatımızda yer verelim. Kitaplar anlayış konusunda insanı olduğundan çok çok daha iyi bir noktaya taşırlar. Kitaplar insanlara arkadaştırlar yoldaş ve sırdaştırlar. İnsan sağlığı ve hafızasını koruması açısından terapi ve ilaçtırlar. Okuma ve yazma serüveni pozitif bir sirkülasyon gerektiriyor, onun için yazarları yazma serüvenlerinde yalnız bırakmayalım desteklerimizi sunalım onları yaşatalım ki, onlar da topluma iyi eserler sunabilsin. Okuma ve anlam yükleme yolculuğunuzda sizlerleyim.
No comments
Post a Comment