Şiir Sadece İmgelerden İbaret Değildir

Edebiyat Gazetesi olarak Sonsuzluğun Sessizliği kitabının yazarı Şair Mehmet Sayan ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
0

Merhaba Mehmet Bey, okuyucularımıza kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Merhaba, ben Mehmet Sayan. 1969 yılında Erzurum'un Tekman ilçesine bağlı Kalaycı Köyü'nde doğdum. Uzun yıllardır Almanya'nın Köln şehrinde yaşıyorum ve bu şehirde çeşitli işlerde çalıştım. Aynı zamanda üç harika kız çocuğunun babasıyım.

Şair Mehmet Sayan, Sonsuzluğun Sessizliği, Alaska Yayınevi

Sizce şiir nedir? Okurun şiirden aldığı lezzeti hangi imgelere bağlıyorsunuz?

Şiir benim için dilin büyülü bir dansıdır. Kelimelerin, duyguları ve düşünceleri ifade etmek için bir araç olarak kullanılmasıdır. Şiir, estetik bir deneyimdir, zihinleri ve kalpleri coşturan bir melodidir. Okurun şiirden aldığı lezzet, imgelerin gücüne bağlıdır. İmgeler, şiirin dilini zenginleştirir ve okuyucunun hayal gücünü harekete geçirir. İmgeleme katkıda bulunan renkli ayrıntılar, duyusal ayrıntılar veya metaforlar, okuyucunun şiirin içine girmesini ve duygusal bir bağlantı kurmasını sağlar. İmgeler, şiiri gerçekten canlandırır ve okuyucuya derin bir deneyim sunar. Ancak, şiir sadece imgelerden ibaret değildir. Doğru kelime seçimi, ritmik yapı, ses tekrarı gibi dil araçları da okurun şiire olan ilgisini körükler. Duygu aktarımı da önemlidir; şiirde yüreğinizi ve ruhunuzu hissetmenizi istemem, size dokunmanızı istememdir. Şiir, farklı insanlara farklı şekillerde etki edebilir. Kimisi için bir teselli kaynağı, kimisi içinse adeta bir ayna olabilir. Önemli olan, okuyucunun kendi deneyimini şiirin içinde bulması ve kendisiyle bağ kurmasıdır.

Şairlik sizin için ne ifade ediyor? Yazma yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz? Bu yolculukta size kimler destek oldu?

Şairlik benim için bir yaşam tarzı ve bir kimlik ifadesidir. Şiir, duygularımı ve düşüncelerimi ifade etmenin yanı sıra dünyaya bakış açımı da yansıtan bir araçtır. Şiir, derinlikli bir bağlantı kurmayı ve insanların kalplerine dokunmayı sağlar. Kendi iç dünyamı keşfetmek ve başkalarının da kendilerinde bir parça bulmalarına yardımcı olmak amacıyla yazdığım şiirler, benim için bir terapi ve arınma kaynağıdır. Yazma yolculuğum, çocukluk yıllarımda başladı. Küçük yaşlardan itibaren şiir yazmaya başladım ve bu tutkum her geçen gün büyüdü. Babam, bu yolculukta en büyük destekçim oldu. Babam da kendisi bir felsefeci ve şairdi ve onun şiirlerine maruz kalmak, beni derinden etkiledi ve ilham verdi. Onun şiirleriyle büyüdüm ve bu, kendi şiirsel anlayışımı geliştirmeme yardımcı oldu.

Yazma süreci bazen zorlu olabilir, fakat destekleyici ve anlayışlı bir çevre, bunun üstesinden gelmemi sağladı. ailem ve yakın arkadaşlarım her zaman yanımda oldular ve bana inandılar. Onların teşvik ve övgüleri, beni daha da ileriye taşıdı ve yazma yolculuğumda güven ve motivasyon sağladı. Şiir benim için hem kişisel bir ifade hem de başkalarına ilham vermeyi hedefleyen bir yolculuk. Babamdan aldığım ilham ve sevdiklerimin verdiği destek, beni bugünkü noktaya getirdi. Şimdi, okuyucularımla derin bir bağ kurmak ve onlara iç dünyamdaki deneyimleri aktarmak için şiirimi kullanmaya devam ediyorum.

Mehmet Sayan, Sonsuzluğun Sessizliği, Alaska Yayınevi

Sorgulayıcı felsefi, derin duygu ve düşüncelerinizi yansıtan şiirlerin yer aldığı Sonsuzluğun Sessizliği kitabının okuyucuyla buluştu. Satırlarınızda hayatın anlamını sorgulayan ve evrenin derinliklerindeki gizemlere dair düşünceler ağırlıkta. Sizi bu varoluşsal sorunlar ve hayatın karmaşıklığı ile ilgili şiirler yazmaya sevk eden nedenler nelerdir?

İnsanlık tarihinden beri varoluşsal sorunlar ve hayatın karmaşıklığı, bizi derin düşüncelere ve sorgulamalara iten temel konulardan biridir. Bu konular, insanın doğasını ve yerini evrende anlamlandırma çabasını yansıtır. Ben de bu evrensel sorulara ve derin duygulara merak duyan biri olarak, şiirlerimde hayatın anlamını sorgulamayı seçtim. Sonsuzluğun Sessizliği adlı kitabımda, evrenin derinliklerindeki gizemlere ve insanın ruhuna dair düşüncelerimi paylaşıyorum. Hayatın anlamını bulma çabaları, varoluşsal boşluklar ve zamanın akışı ile ilgili düşüncelerim, şiirlerimin ruhunu oluşturuyor. Hayat, birçok kez anlamlandıramadığımız olaylarla doludur.  

Acılar, kayıplar, ayrılıklar gibi deneyimler bizim varoluşumuzu sorgulamamıza neden olabilir.

Bu tür zorlu süreçlerde, içsel bir yolculuk başlar ve kendi varoluşumuzun anlamını aramaya başlarız. Şiir, benim için bu yolculuğun bir ifadesi ve bir tür terapidir.Aynı zamanda evrenin derinliklerindeki gizemler de beni etkileyen bir başka unsur. Evrenin sonsuz büyüklüğü, zamanın akışı, varoluşun kaynağı gibi konular, kafamı kurcalayan sorulara neden olur. Bu düşünceler, şiirlerimde somutlaşır ve okuyucularımla paylaşma arzusu uyandırır. Şiir, bu evrensel sorulara ve derin duygulara bir çıkış noktası sağlar. Kelimelerin sihirli gücüyle, okuyucularıma derin bir duygusal deneyim sunmak ve onları düşünmeye teşvik etmek istiyorum. Her bireyin yaşadığı deneyimler farklı olsa da, bizlerin ortak soruları, korkuları ve arzuları vardır. Bu nedenle, şiirlerimi paylaşarak insanların kendilerini bulmalarına ve içsel bir dönüşüm yaşamalarına yardımcı olmak istiyorum.

Türkiye’de şiir türü romanlara nazaran daha az ilgi görüyor. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye'de şiir, uzun bir zaman boyunca romanlar ve diğer edebi türlerle kıyaslandığında daha az ilgi görmüş bir türdür. Peki, bu durumun nedenleri neler olabilir? Türkiye'de şiirin neden romanlara nazaran daha az ilgi gördüğünü kısaca anlatmak istiyorum.

Öncelikle, şiirin daha az popüler olmasının bir nedeni olarak eğitim sistemimizi ve okuma alışkanlıklarımızı gösterebiliriz. Ülkemizde eğitim sisteminde şiire yeterli önem ve ağırlık verilmemesi, genç nesillerin şiirle doğru bir şekilde tanışmasını engelleyebilir. Okul müfredatında şiirin yerinin kısıtlı olması veya şiire yeterli öğretim süresi ayrılmaması, öğrencilerin şiiri keşfetme ve anlamlandırma fırsatını sınırlayabilir. Ayrıca, popüler kültürün şiire olan ilginin azalmasına yol açtığını da söyleyebiliriz. Medya, müzik endüstrisi ve sosyal medya gibi platformlar, daha çok hikaye anlatımı odaklı olan romanlar ve daha ticari edebi türleri destekler. Bu durum, şiirin kitlelere ulaşmasını zorlaştırabilir ve potansiyel okuyucu kitlesini sınırlayabilir.

Şiirin daha az okunan bir tür olmasında, şiirin kendine özgü bir dil kullanması ve anlaşılırlık açısından bazen zorlu olabilmesi de etkili olabilir. Şiir, kısa ve yoğun bir ifade şekli olduğu için bazı okuyucular için bu ifade biçimi anlamlandırmayı zorlaştırabilir. Bu durum, şiirin anlaşılabilirliğini azaltabilir ve okuyucuları başka edebi türlere yönlendirebilir. Bununla birlikte, Türkiye'de şiirin çok sayıda yetenekli şair tarafından üretildiği ve şiire olan ilginin zaman zaman artabileceği de bir gerçektir. Özellikle şiir etkinlikleri, şairlerin okuma ve imza etkinlikleri, şiir festivalleri gibi organizasyonlarla şiirin daha geniş bir kitleye ulaşması ve popülerleşmesi mümkün olabilir. Sonuç olarak, Türkiye'de şiir türünün romanlara nazaran daha az ilgi görmesinin birçok faktöre bağlı olduğunu söyleyebiliriz. Eğitim sistemimiz, popüler kültür etkisi ve şiirin anlaşılabilirliği gibi faktörler, şiirin yaygınlaşmasını ve popülerleşmesini zorlaştırabilir. Ancak, şiirin sahip olduğu güçlü ifade biçimi ve birçok yetenekli şairin üretimi, şiire olan ilginin gelecekte artabileceğine işaret ediyor.

Başucu yazar, şair ve kitaplarınız nelerdir? Yazarların ve kitapların hayatınıza nasıl bir etkisi oldu?

Felsefe insan hayatının en derin sorularını sorgulayan ve cevaplar arayan bir disiplindir. Bu düşünce yolculuğumda başucu yazarlarımın kitapları, ruhumu besleyen ve düşünce dünyamı zenginleştiren rehberler oldular. İşte benim başucu yazarlarım:

Sokrates: Antik Yunan düşünürü Sokrates'in etiği ve insan bilgisine yönelik sorgulamaları beni derinden etkilemiştir. "Sokrates'in Savunması" ve "Fedon" gibi kitapları, onun görüşlerini anlamama ve düşünceyi sorgulama becerimi geliştirmeme yardımcı oldu.

Platon: Sokrates'in öğrencisi olan Platon, ideal devletin ve doğrunun arayışıyla tanınır. "Devlet", "Faidon" ve "Banliyo Hikâyeleri" gibi eserleri, beni adalet, ahlak ve bilginin doğasını düşünmeye itti. Ayrıca, yazdığı diyaloglarla felsefeyi daha anlaşılır hale getiren bir yazardır.

Aristoteles: Platon'un öğrencisi olan Aristoteles, mantık, varlık ve siyaset konularında derinlemesine çalışmalar yapmış bir filozoftur. "Nikomakhos'a Etik" ve "Mantık Organon" gibi eserleri, düşüncelerimi sistemli bir şekilde düzenlemeye ve akademik bir bakış açısı geliştirmeme yardımcı oldu.

Friedrich Nietzsche: Zarathustra İthusları" ve "Ahlakın Soykütüğü" gibi eserlerle tanınan Nietzsche, nihilizm ve varoluşçu düşünceleriyle öne çıkar. Onun felsefi eleştirileri, toplumun alışkanlıklarını sorgulamamı ve kendi değerlerim üzerine düşünmemi sağladı.

Jean-Paul Sartre: Varoluşçuluk akımının önemli isimlerinden biri olan Sartre, özgürlük ve sorumluluk kavramlarını derinlemesine ele aldı. "Varoluşçuluk Nedir?" ve "Bir Yazarın Dergi Notları" gibi eserleri, beni insanın özgürlük arayışı ve varoluşsal kaygılar üzerine düşünmeye yöneltti.

Bu felsefecilerin eserleri, benim düşünce dünyamı zenginleştirdi ve insan bilgisine olan merakımı sürekli diri tuttu. Hayatıma yön verme, değerlerimi araştırma ve düşünce yapımı şekillendirme konusunda büyük etkileri oldu. Başucu yazarlarım, dünyayı daha derinlemesine anlamama yardımcı oldular ve birçok soru sormalarıyla beni düşünmeye teşvik ettiler.

Üzerinde çalıştığınız yeni bir kitabınız var mı? Okuyucularınıza ipucu verir misiniz?

Elbette! Yeni Kitabimda "Felsefe, Aşk, Doğa ve Hayat Şiirleri", evrensel temaları birleştiren bir şiir koleksiyonudur. Kitap, felsefi düşünceleri, aşkı, doğayı ve hayatın anlamını keşfetmeyi amaçlar. Her şiir, derin düşünceleri ve duygusal yolculukları içeren, okuyuculara içsel bir deneyim sunar. Kitapta, felsefi düşünceleri aşk, doğa ve hayatın güzellikleriyle birleştirerek derin bir anlam arayışına odaklandım. Aşkın gizemi, doğanın büyüsü ve hayatın anlamı gibi evrensel konular üzerinde yoğunlaştım. Her bir şiir, okuyucuya yaşama yeni bir perspektif sunmayı hedefler. "Felsefe, Aşk, Doğa ve Hayat Şiirleri" okuyuculara içsel bir yolculuk yapma fırsatı sunacak. Şiirler, okuyucunun düşüncelerini sorgulayacak, duygusal bir bağ kuracak ve ruhsal bir derinliği keşfetmeye teşvik edecek. Kitapta sunulan felsefi düşünceler, aşkın gücü ve doğanın büyüleyici kudreti birleştirilerek okuyuculara ilham vermeyi amaçlıyor. Şu anda kitabın final aşamasında olduğunu söyleyebilirim. Yaklaşık 3 ay içinde hazır hale gelecek ve okuyucularla buluşacak. Kitapta yer alan her şiir, özenle seçilmiş ve düzenlenmiştir. Okuyucuların şiirin içine derinlemesine dalmalarını sağlamak için özenle bir düzen oluşturulmuştur.  "Felsefe, Aşk, Doğa ve Hayat Şiirleri" ile okuyucuları düşünceye sevk etmek, içsel bir yolculuğa çıkmak ve hayatın güzelliklerini yeniden keşfetmek için ilham vermek istiyorum. Her bir şiir, okuyuculara hayata, aşka, doğaya ve evrene dair yeni bir bakış açısı sunacak. Umuyorum ki, bu kitaptan okuyuculara ilham verici bir deneyim sunabilirim.

Son olarak okuyuculara söylemek istediğiniz bir şey var mı? 

Sevgili okuyucular, Ben, bir şairim ve kelime denizinde kaybolmayı seven biriyim. Duygularımı, düşüncelerimi ve hayal dünyamı kelimelerin büyüsüyle ifade etmeyi seçtim. Benim dilim, duygusal bir renk cümbüşüdür; bazen sakin mavilerde dolaşırken, bazen ateşli kırmızılara bürünür. Yazdığım şiirlerle insanların kalplerine dokunmayı hedefliyorum. Sözcüklerle dans etmek, düşüncelerimi derinlemesine keşfetmek ve hayatın anlamını sorgulamak, benim için bir yaşam tarzı haline geldi. Yüzeydeki gerçekliğin ötesine geçmeye çalışarak, okurlarımı sonsuzluğun sessizliğiyle tanıştırmayı umuyorum. Felsefeye olan ilgim, şairlik yolculuğumda önemli bir rol oynuyor. Düşüncelerimi analiz etmek, evrenin gizemlerini çözmeye çalışmak ve eksiksiz bir anlam arayışına düşmek, beni daha iyi bir şair yapmayı hedefliyor. Şiirlerimde felsefi bir bakış açısı sergilemeye çalışırken, insanın varoluşsal sorularına dokunmayı amaçlıyorum.

Benim dilim, melankoliyle dolu, hüzünlü bir sesle dans eder. Aşkın karmaşıklığından, doğanın büyüsüne kadar her konuya dokunurken, okurlarıma derin bir düşünce deneyimi sunmayı amaçlıyorum. Sözcüklerimin arasında kaybolacak, duygusal bir yolculuğa çıkacak ve benim dilimdeki şiirin büyüsünü keşfedeceksiniz. Sonsuzluğun sessizliği kitabımda, her bir satırda kendi sesimi yansıtmaya çalıştım. Bu kitapta yer alan yazılar, benim iç dünyamı ve insanlığın ortak duygularını keşfetmek için bir davettir. Şiirlerimde sorular sormak, cevapları aramak ve kendimize gerçekten neden burada olduğumuzu hatırlatmayı umuyorum. Ben, bu satırlarda dolaşan bir şairim. Sessizliğin derinliklerinde, kelimelerin büyülü dünyasında vakit geçirmek isteyen herkesi okyanusumdaki şiirlerime davet ediyorum. Sizlerle bu şiir yolculuğunda buluşmayı sabırsızlıkla bekliyorum. İyi okumalar!

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

1932-2024 © Edebiyat Gazetesi
ISSN 2980-0447