Merhaba Coşkun Bey, çoğu okurumuz sizi kitaplarınızdan tanıyor ama yine de okuyucularımıza kısaca kendinizden bahseder misiniz?
29.10.1983 yılında Elazığ’da dünyaya geldim. İlkokul ve ortaokulu Elazığ merkezde bulunan Evren Paşa İlköğretim Okulunda okuduktan sonra lise eğitimini de merkezdeki Balakgazi Lisesinde tamamladım. 2002-2006 yılları arasında Fırat Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği bölümünü okudum ve 2006 yılında mezun oldum. Aynı yılın eylül ayında Zonguldak’ın Gelik İlkokulunda sınıf öğretmenliğine başladım. 2017 yılının şubat ayına kadar buradaki görevimi ifa ettikten sonra bu tarihte Elazığ’ın Kovancılar ilçesinin TOKİ Şehit Piyade Üsteğmen Emre Ercan İlkokuluna tayin oldum ve buradaki görevime devam etmekteyim. Dünyaya Açılan Kapı Türkiye ve 2040 adlı romanlarım ve “Şiir Dünyam” isimli bir şiir kitabım bulunmaktadır. Ayrıca Çocuk Oyunları Teknolojiye Karşı, Kitap Adası, Minik Deha, Çocuk Şehri, Şakacı Meyveler ve Sebzeler isimli çocuk kitaplarım satıştadır. Çocuk Şehri kitabım Altın Kitap ödülüne layık görüldü. Aynı zamanda Altın Yazar ödülünü de aldım. Yazar Coşkun Bulut olarak açtığım Instagram hesabım bulunmaktadır. Kitap okuma, sinema, gezi ve özellikle “çalışmak” hobilerim arasındadır.
Bir eğitimci olarak yazarlık sizin için ne ifade ediyor? Yazar olma yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz? Bu yolculukta size kimler destek oldu?
Bana göre yazarlık, kalıcı eser bırakmanın en önemli fırsatlarından biridir. Üniversite yıllarında şiir yazarak yazarlığa adım attım. Sürekli yazıyordum. Yakın çevremdeki insanlar, hep yazmam konusunda teşvikte bulundular. Yazdıklarımın zamanla hep daha iyi olacağını, yazarlığımın gelişeceğini söylüyorlardı. Dedikleri gibi de oldu. Her ne kadar çok iyi bir yazarım diyemesem de zamanla kendimi geliştirdiğimi görüyorum ve düşünüyorum. Zamanla babamın bazı şiirlerinin olduğunu fark ettim. Hem yazdıklarımı aileme okutmadan başkalarına okutmazdım. O yüzden diyebilirim ki en büyük desteği ailemden aldım. Ayrıca birçok insandan kalemimin güçlü olduğu yorumlarını aldığımı söylemeden geçemeyeceğim. Benim de birçok yazar gibi hayatımda acıların, zorlukların yeri büyüktür. Allah’a çok şükür, Allah’ın yardımıyla her acının üstesinden geliyorsunuz ve acılar kaybolup gidiyor. Fakat o acıların büyüklüğü duyguları daha çabuk harekete geçiriyor. Bu bağlamda şiiri çok severim. Bir kelimeyle, cümleyle sayfalarca anlatacağınız duygularınızı anlatabiliyorsunuz. Yani kelimelerle oynuyorsunuz! Elbette bu durum yazarlığın güzelliğini bir kere daha ortaya çıkarıyor.
Çocuk Şehri, Şakacı Meyveler ve Sebzeler, Minik Deha kitaplarınız Alaska Yayınevi’nden ikinci baskı yaptı. Altın Kalemler ödülü de aldınız. Sizi tebrik ederiz. Bu konularla ilgili söylemek istedikleriniz nelerdir?
Kitaplarımın ikinci baskı yapması öncelikle beni çok mutlu etti. Bir yazarın en büyük isteği, mutluluğu okunmaktır. Bu bağlamda benim için okunan her kitap, her yeni bir insanın dünyasına girmek demek olduğundan oldukça önem arz etmektedir. Kitaplarımın ödül almış olmasından dolayı ayrıca berhudar oldum. Hatırlanmak, eserlerinizle konuşulmak, ödül almak gibi durumlar insani değer görmenin en büyük tercümanlığını yaptığından insan yaşadığı bu olaylarla çok onurlanıyor. Bu yüzden ödüller, manevi olarak “İyi ki varsın!” anlamına geliyor.
Sizi çocuk edebiyatına yönlendiren sebepler nelerdir?
Ben bir sınıf öğretmeniyim. Anlattıklarım sadece sınıfımdaki öğrencilerle sınırlı kalıyor maalesef. Hem her şeyi de konuşamıyoruz. Duygularla dolup taşan benim gibi bir insana ders saatleri az geliyor. İşte, tam da burada yazarlığım devreye giriyor! Ben, dünyadaki her çocukla konuşmak, oynamak, empati kurmak, onlarla dertlenmek ve sevinmek yani onların dünyalarına girmek istiyorum. O saf, tertemiz, sıcacık kalplerde yer bulmanın coşkusunu taşıyorum. Kitaplarım vesilesiyle tüm bunların gerçekleşeceğini bildiğimden çocuk edebiyatı benim için bulunmaz bir fırsattır. Ayrıca çocuklara faydalı olmak için çaba gösterdiğim gerçeğini de söylemek isterim.
Türkiye’de okuma oranları çocuklar haricinde maalesef çok düşük. Her geçen gün de okuma oranı azalıyor. Yeni nesle kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için bir eğitimci olarak önerileriniz nelerdir?
Şu anda çocukların yetişkinlerden daha fazla okuduğu bir gerçektir. Aslında bir öğretmen olarak çocukların da büyük bir kısmının mecbur kaldığı için okuduğunu söylemem doğru olacaktır. Bunun son derece üzüntü verdiğini söylemem gerekir. Elbette TV, bilgisayar, telefon, tablet gibi teknolojik ürünlerin bu duruma katkısı oldukça fazladır. Oyunlar dâhi fiziki ortamdan dijital ortama taşınmış durumda maalesef. Bundan 40-50 yıl önceki çocuklar, teknolojik ürünlerin yaygın olmaması sebebiyle kitap okuyarak, masal, fıkra, bilmece anlatarak eğleniyorlardı. Elbette teknolojinin çok güzel yönleri var. İşte, çocuklarımızın bu durumu fark etmeleri elzemdir. Bu konuda biz büyüklere büyük görevler düşüyor. En başta çocuklarımıza onların ilgisini çekecek bir kitaplık yapmak gerekir.
Çocuklarımızın iyi yetişmesi konusunda onları oldukça erken bir dönemde kitaplarla tanıştırmalıyız.
Onların düzenleyeceği, istediği zaman ulaşacağı, temizleyeceği yani sürekli iç içe olacakları bir kitaplık… Sonra çocuklarımız bu kitaplığa sevdikleri kitapları koyabilmeli. Tabii büyüklerinin denetimi ile kitaplar seçilmeli. Özellikle çocuklar için görsel zenginliğe sahip kitaplar tercih edilmeli. Son yıllarda yazarlarımızın da yöneldiği milli ve manevi değerleri anlatan “Değerler Eğitimine” uygun kitaplara çocuklar teşvik edilmeli. Bu yaş çocuklarda görsellik önemli olduğu için kitap okumalarda görsel okumalar asla ihmal edilmemeli, hatta ön plana alınmalıdır. İyi bir görselle hazırlanmış kitap, o kitabın özetini taşır. Çocuklarımız uyumadan önce onlara mutlaka kitap okuyalım. Hatta onların da okumalarını isteyelim ve sabırla dinleyelim. Bu onlara değer verdiğimizi gösterecek ve yaptıkları işin doğru olduğunu gösterecektir. Hatta kitap okumanın aslında ne kadar zevkli olduğunu onlara gizli bir mesajla anlatacaktır. Masallarla, bilmece ve tekerlemelerle, fıkralarla bu durumu zenginleştirebiliriz. Bir de imkân oldukça “canlandırma” yapmalarını tavsiye ederim. Özellikle sevdikleri karakterleri canlandırabilirler. Tabii doğru karakter olmalı ve gerçek hayata uygun yani tehlikelerden uzak bir canlandırma yapılmalı. Hayal dünyasıyla gerçek dünyayı ayırt edebilmelerine yardımcı olunmalıdır. Bu faaliyetler zamanla çocuğunuzu kitaplarla hemhal edecektir.
Başucu yazar ve kitaplarınız nelerdir? Yazarların ve kitapların hayatınıza nasıl bir etkisi oldu?
Özellikle üstat Necip Fazıl Kısakürek’ten ve Mehmet Akif Ersoy’dan etkilendiğimi söylemem gerekir. Belki de benim üniversite yıllarında yazma sebeplerim onlardan etkilenmem oldu. Milli ve manevi değerlerin yansıtılması adına bu güçlü yazarları hep kendime rehber edindiğim doğrudur. Çile kitabını birkaç defa okuduğum gerçeğini söylemek isterim. Arkadaşlarımın şiirlerim için üstat Necip Fazıl’ın tarzına benzediğini söylemeleri belki de bu yüzdendir. Bunun dışında başucu kitaplarım arasında çocuk gelişimi ile ilgili kitaplarım yer almaktadır. Bu kitaplar hem beni dinç tutuyor hem de çocuklara fayda sağlıyor diye düşünüyorum.
Şimdiye kadar yayımlanmış kitaplarınızdan okur ve eleştirmenlerden aldığınız dönüşlerden bahseder misiniz?
Genelde kalemimin güçlü olduğunu söylediler. Özellikle minik okurlarımdan aldığım dönüş hep olumlu oldu. Akıllarında kalan, en beğendikleri bölümleri söylemeyi ihmâl etmediler. Elbette bunun yanında iyi kitap okuyanlar, eleştirmenler kendimi geliştirmem gereken bazı eksikliklerden de bahsetti. Her ne kadar büyük eksiklikler olmasa da başka bir gözle kitaplarıma bakılması ve eksikliklerimi tamamlamam yönünden yapılan bu eleştiriler her zaman beni memnun etti ve eleştirilere hep açık oldum.
Üzerinde çalıştığınız yeni bir kitabınız var mı? Okuyucularınıza ipucu verir misiniz?
Aslında minik okurlarıma bir sürprizim var! Alaska Yayınevi’nden bu yılın ağustos ayı sonunda basılacak Şakacı Meyveler ve Sebzeler Sağlık Turnuvaları, Şakacı Meyveler ve Sebzeler Boyama Kitabı ve 3 K Takımı isimli çocuk kitaplarım minik okurlarımla buluşacak. Boyama kitabı, Şakacı Meyveler ve Sebzeler kitaplarının görsellerini içerdiğinden bir bakıma kitapların özetini kapsayacak. Yani hem görsel okuma ile kitapları daha iyi anlayacaklar hem de boyama kitabımız, ana sınıfı öğrencilerinin rahatlıkla kullanabileceği bir kitap olacak.
Son olarak okuyuculara söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Her bir kitap her bir yazarın dünyası demektir. Farklı bir fikir, hayal dünyası ile tanışmak için kitaplar bulunmaz bir fırsattır. Bunun için kitap okumak çok önemlidir. Okumak ve okutmak adına her birey üzerine düşen vazifeyi yapmalıdır. İnsan, ufkunu genişletmeli, en iyi dostlarımızdan biri olan kitapları hayatının önemli bir köşesine koymalıdır. Çocuklarımızın iyi yetişmesi konusunda onları oldukça erken bir dönemde kitaplarla tanıştırmalıyız.