Harari Yine Can Alıcı Sorular Soruyor

Yazar Deniz Boyraci'nin Edebiyat Gazetesi'nin sekizinci sayısında yayımlanan Harari Yine Can Alıcı Sorular Soruyor isimli yazısını paylaşıyoruz.

Harari yine can alıcı sorular soruyor. Gezegenimizi ve kendimizi yarattığımız canavarlardan nasıl kurtara biliriz? Tek tuş insanlığın sonunu mu getirecek? Hümanizm tüm sorunların ortak kurtarıcısı mı olacak? Kitap serimizin ikinci bölümünde yine Kolektif Yayınevi’nden Yuval Noah Harari'nin 456 sayfalık Homo Deus - Yarının Kısa Bir Tarihi adlı çalışmasına yakından bakacağız. 

Yuval Noah Harari, Homo Deus - Yarının Kısa Bir Tarihi

Onlarca dile çevrilmiş ve Dünya çapında uzun süre bestseller olmuş eserleriyle tanınan Harari tarihteki istikameti çözümlerken, geleceğin yol haritası hakkındaki iddialarını da akılcı ve anlaşılır bir tarzda okuyucuya sunuyor. Yazarın yeni teknolojiler bize hem yaratıcı hem yıkıcı tanrısal yetenekler verir ve yaşamı tamamen yeni bir evrim seviyesine yükseltirse, bize ve gezegenimize ne olacak?“ sorusu hemen başta merak uyandırıyor. Tanrısal nitelikler mi, bu hiç olabilir mi derken Harari ilginç çıkarımları ile öğretirken eğlendiriyor, şaşırtıyor, düşündürüyor ve anlamamızı sağlıyor. Kitap, yeni teknik olasılıklar göz önüne alındığında, her şeyi bizden daha iyi yapabilen bir “homo deus” inşa edeceğimiz bir geleceğin vizyonunu özetliyor. Yazarın deyimiyle, “Bu kitap mevcut koşullarımızın başlangıç noktasını biraz daha esnek bir şekilde takip ederek geleceğimizi öncekinden çok daha yaratıcı bir şekilde düşünmemizi sağlıyor.“

İNSANLIĞIN AJANDASI

Harari yapıtın giriş bölümünde öncelikle dünyayı bu yüzyıla kadar uğraştırmış savaş, kıtlık ve hastalıkların önemli ölçüde azaldığını ama onun yerine aşırı tüketim nedeniyle dünyanın ekolojik dengesinin bozulduğunu ve insanın refahtan kaynaklı obezite veya yaşlılıktan ya da bulaşıcı olmayan kanser ve kalp hastalıkları gibi nedenlerden dolayı hayatını kaybettiklerini belirtiyor. Harari’ye göre insanlar bu nedenle yeni hedefleri takip edecek. Bunlar da ölümsüzlük, mutluluk ve tanrılaşmak olacak.

Sapiens kitabında da belirtildiği şekilde, insanın üstünlüğü sadece zekâsına değil, aynı zamanda yabancılar da dâhil olmak üzere sayısız insanla esnek bir şekilde işbirliği yapma yeteneğine ve özellikle de kurgusal varlıkların yaratılmasına dayanır. Bunlar para, tanrılar, uluslar, dünya görüşleri, yasalar gibi olgulardır. Harari bu örnekleri, nesnellik ve öznelliğin yanı sıra üçüncü bir kategoriyi temsil eden öznelerarasılık olarak tanımlıyor ve din ile bilimi de o kapsamda ele alıyor.

“21. yüzyılda ise daha güçlü kurgular oluşturmak için biyoteknoloji ve bilgisayar algoritmalarını kullanabileceğiz.” diyen Harari bu kurguların varlığımızı kontrol edebilmenin dışında, vücudumuzu, beynimizi ve zihnimizi de değiştirebileceğine ve yeni sanal dünyalar yaratılacağına, bununla birlikte yapay zekânın da yaşamdaki rolünü genişleteceğine dikkat çekiyor. Burada yine Harari'nin markası haline gelmiş, cevaplaması bir hayli zor hatta imkânsız sayılabilecek önemli soruları ortaya çıkıyor: Gözümüzde büyüttüğümüz insan sonuçta kendi yarattığı yapay zekâya yenik düşecek mi? Dünyadaki ekonomik büyümenin “yan etkisi” olarak ortaya çıkan milyonlarca eğitimsiz, vasıfsız insanın fonksiyonu ne olacak?

HÜMANİST DEVRİM

Yazara göre, ilahi bir güce ibadet eden dinler yerine, hümanist dünya görüşü bugün baskın bir inanç olarak göze çarpıyor. Birey ya da topluluk olarak özgür irademiz en yüksek otoritedir. Kendi duygularımıza, arzularımıza, deneyimlerimize ve düşüncelerimize güveniyoruz. Etik değerlerimizi böyle oluşturuyoruz. Harari hümanizmi üç farklı biçimde betimliyor: sosyalizm / komünizm, liberalizm ve evrimcilik / ulusal (nasyonal) sosyalizm. Bu kavramların içeriği ve anlamları zaman içinde ve teknik gelişmelere bağlı olarak değişime uğramıştır. 

Mesela; 21. yüzyılın başında liberalizm baskındı, ancak bu durum teknolojide daha fazla değişikliklerin devam etmesiyle değişebilir. Bunun yanı sıra yeni teknikî olasılıklar bedeni, beyni ve zihni optimize etmemizin yollarını açarak bize yeni bilinç durumlarına erişim sağlayacaktır.

Bilindiği üzere günümüzün sinirbilimleri bize insan düşüncelerinin ve eylemlerinin beyindeki elektro-kimyasal süreçlerin sonucu olduğunu gösteriyor. Bu bulgular, bireyin özgür irade/özgür seçime inanmasının yanlış olduğu sonucuna götürmektedir. Bugün bile, insanların aksine, bilinçten etkilenmeyen yeni zekâ biçimlerine sahip makineler geliştirme sürecindeyiz. Makineler bizden daha iyi performans gösterebilecek durumdalar. Sonuçta, 21. yüzyılın yeni teknolojileri bireyin gücünü elinden alabilir ve bunun yerine insan olmayan algoritmaları görevlendirebilir. Neticede, işe yaramaz bir yığın ve optimize edilmiş küçük bir üstinsan eliti meydana gelebilir.

DATAİZM

Harari, evrenin algoritmalarla bağlantılı veri akışları olarak kabul edilebileceğini savunuyor. Temelde bilginin toplanması ve analizi vardır. İnsan hayal gücü sadece biyokimyasal algoritmaların ürünüdür. Hümanizmin homosentrik dünya görüşünün yerini veri merkezli bir dünya görüşü almıştır. Bilinçli zekânın yerini bilinçsiz üstün algoritmaların aldığı gibi. İnsan deneyiminin ancak internet erişimine adım attığı andan itibaren bir anlam kazandığı ve bilgiye tapma olarak da algılanabilecek dataizm için Harari şunları söylüyor: “Dataizm içi boş kehanetlerden ibaret bir din değildir. Bir Dataist her şeyden önce daha fazla kitle iletişim aracına bağlanarak veri akışını artırmalı, olabileceği kadar çok bilgi üretmeli ve tüketmelidir. Dataizm sadece insanların değil her türlü varlığın, mutfaktaki aletlerin, ormandaki ağaçların bile bu “internet”e bağlanmasını ister. Dataizm’de günah, veri akışını engellemektir. Nitekim Dataizm, bilgi edinme özgürlüğünü her şeyin üstünde tutar.”

Ve şöyle devam eder: “Dataizm hümanist istekleri yerine getirmeyi vaat ederek yayılır. Ölümsüzlük, mutluluk, sağlık, güç… Ancak otorite insanlardan algoritmalara (yapay zekâya) geçtiğinde işin rengi değişecek. Nesnelerin interneti sorunsuz işlemeye başladığında, her birimiz veri selinde eriyip gidebiliriz.” Sonuç olarak: İnsanlık serüveni başladığında yeryüzüne yayılan Homo Sapiens sınırsız hırsı ve aç gözlülüğü ile doğayı ve hayvanları tahrip etti. Ardından modern insan coğrafi keşifler bahanesiyle ayak bastığı her karış toprakta sömürgeciliği uyguladı, bilimi ve teknik gelişmeleri zayıfı ezmek için kullandı ve yerel halkları, azınlıkları ve kültürleri yok etti. İnsanlık ailesi toplumsal buhranların içinde kaldığı şu anda ise yok edilmek tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Hem de kendi ürettiği silahları ile…

Harari'nin “Yarınlar kimindir?” sorusuna verdiği cevapların hepsi doğrudur demekten ziyade tahminlerinin gerçekleşebilme payının bulunduğunu söylemek daha uygundur diye düşünüyorum. Yazarın konu hakkındaki yorum ve yaklaşımları bu alanda araştırılacak daha çok önemli hususlar olduğunu gözler önüne seriyor. Dinler ve öğretiler ile ilgili çıkmazları kendi şahsi deneyimleriyle de örnekleyen tarihçinin, Yahudiliğe öz eleştirel yaklaşımları da dikkat çekiyor.  Harari, konuya geniş bir perspektiften yaklaşıyor. İfadeleri çeşitli bilimsel disiplinlerden elde edilen bulgular ile desteklenirken, tarihsel olaylar da somut örneklerle gösterilmektedir. Bunu yaparken de yalnızca Batı kültürünü referans olarak almıyor; aynı zamanda diğer bölgesel kültürel alanlarını ve dönemlerini de işliyor. Yazarın gelecekten haber verme ambisyonu yok, ama kimse müdahale etmezse ne olabileceğini söylemek istiyor. Eleştirmenler ise yazarın söylemlerinin karmaşıklığına ve bilimsel verilerin yüzeysel ele alınışına işaret ediyorlar. Dolayısıyla, şimdiki zamanın radikal bir belirsizlikle açıklanması ve gelecek için yeni bir anlatı icat etme göreviyle karakterize edilmesi, özellikle insan bilinciyle yakından ilgilenen bilim dallarına mensup kişilerde bir şüphe uyandırmışa benziyor. Elbette ki kitaptaki tüm mevzularda ya da en azından merak edilen konularda daha fazla bilgilenme yolu her kesime açık bulunmaktadır. Çıkışında ağaçla daha sonra demirle sonrasında ateşli silahlarla günümüzde ise yaratığı teknoloji yani tek tuşla birbiriyle savaşan insanlık sonunu mu getirecek yoksa bundan sonra o tek tuş gezegenimizi kurtarıp ve bizi daha mı mutlu yaşatmak için mi basılacak? Tanıtım kitabımız şu soru ile kapanıyor: "Eğer bilinçsiz, ama son derece akıllı algoritmalar bizi kendimizden bildiğimizden daha iyi bilirse, toplumumuz, politikamız ve günlük yaşamımız nereye evrilecek?" *

* Deniz’in Gözüyle Kitap Dünyası / Deniz Boyraci / Alaska Yayınevi

1932-2024 © Edebiyat Gazetesi
ISSN 2980-0447