Önce soğuğu hissetti, sonra bir mavilik belirdi gözlerinin önünde.
Daha sonra kulaklarına, sabah bir okulun önündeki sokaktan geçerken
Zil çalmadan önce duyulan
Arı kovanına benzer çocuk cıvıltıları geldi
Ama o kadar çabuk geçti ki çocukluk, hiçbir şey anlamadı
Aşağı doğru süzülmeye başladı
Çok eğlenceli idi ilk başta
Aşağı baktı, ne kadar da yüksekteydi,
Kocaman göbeğinin altında ayaklarını göremiyordu
Sonra fark etti, zaten ayakları da yoktu
Düşmeye başlamadan önce gördüğü harika şeyi hatırladı.
Güneş olmalıydı o,
Şimdi ise etraf gri idi.
Tüm damlalar gittikçe daha fazla hızlanarak aşağı doğru iniyorlardı
Birden birini fark etti yanında.
Ne kadar da güzeldi,
Su gibiydi.
Konuşmak istedi; utandı, konuşamadı
Elini uzatmak istedi; ayakları gibi elleri de yoktu
Biraz yaklaşmak istedi
Ama o bilmiyordu; hiçbir yağmur damlası birbirine değmezdi
Fakat ne yaklaşabiliyor ne uzaklaşabiliyordu
Sonra gülümsedi
O da ona gülümsedi
Merhaba dedi
O da merhaba dedi.
O kadar güzeldi ki;
Ama birden fark etti ki etraftaki herkes de sevdiğine bakıyordu
O anda içinde bir öfke ve panik oluştu
Ona yaklaşma isteği adeta bir tutkuya dönüşmüştü
Zorladı kendini, ama nafile
Ne yapacağını bile bilmiyordu
Rüzgâra yalvarsam beni kavuşturur mu acaba diye düşündü
‘’Maalesef’’ dedi rüzgâr ‘’bizim aldığımız emir böyle’’
Bu bir bakıma iyiydi aslında
En azından adildi sistem
Sonra birden iri yarı tombul bir damlacığın sevdiğine oldukça yakın olduğunu fark etti
Kendini kastı, ne yapabilirdi
Elleri kolları olsa koşup bir yumruk atacaktı; ama yapamazdı
Tombul damlaya seslendi,
‘’Birader uzaklaş oradan’’ dedi
Tombul damla, ‘’hadi oradan, sen de kimsin’’ diye cevap verdi
‘’Aşağıda görüşürüz o zaman’’ dedi bizimki
Bol keseden atıyordu. Aşağıda ne olacağı belirsizdi nasıl olsa
Tombul damla ‘’senin ağzını burnu kırarım’’ diyecek oldu ki bir kuşun kanadına çarpıp ağzı bir tarafa burnu bir tarafa dağıldı
Bizim damla rahat bir nefes aldı
En güçlü rakibinden kurtulmuştu
O rahatlıkla sevgilisini seyrederken hayallere daldı
Acaba yumuşak bir toprağa damlasak akıp birleşir miyiz diye düşündü ve dua etmeye başladı
Artık iyice yere yaklaşmışlardı
Etraftakiler, yapraklara çarpıp dağılıyorlardı
Bizim damla yaprakların arasından teğet geçip toprağa düştü
Sevgilisi de hemen ardından kucağına
O an çok mutlu olmuştu fakat kısa sürdü
Birlikte toprağın altına doğru kaymaya başladılar
Etraf kararmıştı
İnce bir lif onları kendine doğru çekti ve sonra bir kanaldan akmaya başladılar;
fakat bu sefer yukarı doğru,
Ne kadar zaman geçtiğini anlayamamışlardı. İkisi de çok mutluydular
Sarmaş dolaş, yavaş yavaş akıyorlardı kanalın içinde. Ve bir yeşil ışıkla açtılar gözlerini
Tekrar ısınmışlardı
Sıcacıktı her yer ve mis gibi kokuyordu etraf
Kendilerini çok hafiflemiş hissediyorlardı
Işık parlaklaştı
Artık mavi gökyüzündeki parlak sarı ışığı net görebiliyorlardı
Güneş olmalıydı bu, en başta gördükleri parlak ışık kaynağı
Sonra giderek hafiflediklerini hissettiler
Bu sefer de sanki yukarı doğru çekiliyorlardı
O kadar hafiflemişlerdi ki artık bedenlerini hissetmiyorlar ve ayrılmışlardı
Fakat üzülmüyorlardı.
Çünkü unutmaya başlamışlardı
Artık çok mutluydular
O kadar mutluydular ki, mutlu olduklarını bile unuttular.
Ve giderek unuttular, unuttular, unuttular…
Yağmur damlasının ağzından duyulan son sözler şunlar oldu
‘’Hani hiçbir yağmur damlası birbirine değmezdi…’’