Saçlarımı kesiyorum.
Kör bir makasla.
Gün, yeni bir şeyler bırakmıyor.
Fotoğraflarda delilik çıkıntısı…
Hiçbir giysi örtmüyor izlerimi.
Anne, uyku tutmuyor gözlerimi!
Geliyorsun anne, ilişiyorsun yastık kılıfıma.
Bir masal seç diyorsun ikiz hayatına.
Sonra…
Özgürlük bileğimdeki dövmede,
Hızla kafese giriyor jilet acısında.
Saçlarım anne, bak saçlarım!
Nasıl da kolayca düşüyor.
Bir kadın hiç tanımadığım…
Bir kilisede yere uzanıyor.
Ellerinde kırmızı bir pelerin…
Matematiksel bir şeyler camlarda…
Şarap, parlak bardaklardan dökülüp
Saçlarıma bulanıyor.
Yüzünü görüyorum kol saatimde.
Zaman kırbaçlı bir köle!
Kölenin ağzında saçlarım…
Metal, soğuk bir makine!
Anne, hep böyle miydim ben?
Böyle çatık kaşlı, eğri hayatlı…
Hep aradım dört yapraklı yoncayı da
Bulduğum gam arası!
Cebimde saklıyorum çocuk misketlerimi.
Özlüyorum o odayı.
Birkaç asılı mendille
İçimi ısıtan kül dolabı.
Babamı özlüyorum mesela.
Saçlarımda elleri hep yumuşak…
Bir kıymık düşüyor pullanmış derisinden.
İçime üşüşüyor eksik parçalar…
Ucu kemirilmiş bir kalem…
Yapboz, kartonu sökülmüş…
Yarı dikilmiş bir düğme…
Ya da huysuz bir at…
Ağladığımda sırtına kurulduğum…
Saçlarım anne saçlarım!
Dertop olmuş hızlıca dönüyor.
Beyazlar giymiş, Mevlevi olmuş…
Ney sesinde eksene koşuyor.
Döndükçe dönüyor dünya.
Hayal meyal anımsadığım…
Güneşe karşı asıyorum ruhumu.
İpe diziyorum kalanı.
Vurdukça güneş ruhum küçülüyor.
Tüm anılar camları dövüyor.
Saçlarım fikrimin kayığında…
Gözlerim başımın çukurunda…
Delilik!
Başlangıcı zaferin!
Saçlarım, cevabıdır her şeyin!