Sevgi, her insan için bir ihtiyaç olup, eksikliği; maddi ve manevi olumsuz sonuçlar doğuran bir duygudur ve ruhun temel ihtiyacı olarak kabul edilmektedir. Yaşadığımız çağda israf ettiğimiz değerlerden biridir “sevgi.” Popüler kültürün dayattığı tüketim ve dünyevileşme hırsı, gerçek sevgiye engel olmakta. İsmet Emre bir yazısında: “Gecikmiş sevgi bir gün, bir yerde, bir yerinde insanın mutlaka yara açar. O yara bazen kederli bir hatırlama, bazen geri dönüşsüz müzmin bir hastalık, bazen de artık ertelenmeye güç yetirilmeyen ölümün ta kendisi olur” diyor. Hayat dengemizi sevgi kültürü üzerine inşa etmek istiyorsak, sevdiğimiz insanlara sevgimizi açık bir dille ifade etmeliyiz.
-Kendimizi ne kadar seviyoruz? (Kastımız, bencillik ya da narsizim değildir)
Kimi, ne kadar ne zaman seveceğimizi bilemez olduk. Hak edeni hak ettiği kadar sevebilirsek, o zaman “sevgi” gerçek değerini bulur. Sevgi, kişinin karakterinde filizlenir, hayatına tatbikte can bulur, güzel ahlakıyla taçlanır.
-Aile fertlerimizi ne kadar seviyoruz?
Aile içerisinde en çok eşler birbirlerini sevmeli. Erkeğin kadını sevmesi ve bunu davranış ve sözleriyle eşine hissettirmesinin semeri, sevgiye doymuş mutlu bir anne ve bu mutlu annenin şekillendirdiği/şekil verdiği çocuklardır. Çocuklar, anne ve baba ilişkilerinde görüp, hissedip, tecrübe ettikleri sevgiyi kendileri için de ölçü alacaklardır. Ebeveynlerin çocuklarını sevgiyle büyütmesi, yağmurun susuz toprağa can verip şifa olduğu gibi çocukların kalbine huzur vererek, şifa olur.
-Sevdiklerimiz bizim için ne/neler ifade ediyor?
Sevdiklerimiz, dünya için huzur ve mutluluk, ahiretimiz için saadet sebebi olmalı. Sevmek ve sevilmek için yaratılmış olan insan, sadece yakınlarına değil, her insana sevgi ve tebessümle muamele etmeli.
-Bizim için sevgili kim ya da kimlerdir?
Sevgili, sevilendir. Bu demektir ki seven için aile bireylerinin tamamı sevgilidir. Diyebiliriz ki sevgili annedir, babadır, eştir, evlattır, kardeştir; dosttur, arkadaştır…
Her insan ayrı bir dünyadır. Sevgi dışında hiçbir güç insanın kalbini fethedemez, her türlü değişim ancak ve ancak sevginin mührü ile gerçekleşebilir. İnsanı keşfetmenin en tesirli yolu, muhatabının kalbine sevgi ilacıyla yapılan dokunuştur. Sevgi tohumlarının aydınlatamadığı bir dünya, sunî aydınlatma cihazlarıyla aydınlatılsa da hakikatte karanlıktır.
Özcesi, sevgi şifadır, insanı güzelleştirir. Sevgi için zaman ve mekân mefhumu yoktur ve sevginin dokunup da yeşertemediği ruh yoktur.
Sevgi israfı, kalbi yorar; evet. Buna rağmen, toplum olarak, temeli sevgi, duvarı merhamet, direği hakkaniyet, çatısı adalet olan bir medeniyet inşa etmemiz elzemdir.
Sevgiyle…