Merhaba Mehmet Bey, okuyucularımıza kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Yapmış olduğunuz bu güzel söyleşi vesilesiyle tüm okuyucularıma selamlarımı iletiyorum. Türkiye’nin aylık tek edebiyat gazetesinde benimle böylesi güzel bir söyleşi düzenlediğiniz için size de ayrıca teşekkür ederim. Evliyim, Iğdır’da ikamet ediyorum. Immanuel Kant’ın “Zaman sessiz bir testeredir.” özdeyişiyle hakikaten zamanın nasıl geçtiğine inanamasam da kendimi 36 yaşında buldum. Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği mezunuyum. Özel bir kurumda Türkçe derslerine giriyorum. Aynı zamanda Iğdır Üniversitesinde Eski Türk Edebiyatı Ana Bilim Dalı’nda tezli yüksek lisans ve İstanbul Üniversitesi Çocuk Gelişimi (açık öğretim) lisans bölümü de okumaktayım. Çeşitli yayın organlarında köşe yazıları yazıyorum.
Yazma yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz? Sizi kitap yazmaya yönlendiren nedenler nelerdir?
Etrafımı ihata eden beton yığınlarının ötesine vardığımda; ağaçları, kuşları, tan ve gurup vaktini izliyordum. Bu eylemlere nail olurken de aslında içimde ukde olan asıl şeyin yazmak olduğunu fark ettim. Doğanın mükemmel kanununa riayet etmeyen insanî unsurları görmemek için yazmaya başladım. Kendi hayalimin sınırları içinde özgürce yaşamak için yazmaya başladım. Asi duygularımı içimden atmak için yazmaya başladım.
Bu yolculukta size kimler destek oldu?
Hazin Bir Hikâye’yi yazdığım vakitlerde, yazdıklarımı sesli okuyordum. O anlarda Sevgili eşim beni sabırla, heyecanla dinliyor; teveccüh gösteriyordu. Dolayısıyla sevgili eşime ve yaşadığımız doğaya minnettarım.
Hazin Bir Hikâye isimli kitabınız Alaska Yayınları’ndan çıktı, tebrik ederiz. Kitabınızda okurlarınızı ne gibi sürprizler bekliyor?
Teşekkür ederim. Hazin Bir Hikâye, savaşın ve yoksulluğun gölgesinden uzaklaşmak isteyen bir gencin ne denli zorluklar yaşadığını; bu zor ve korku dolu yolculukta kızını esrarengiz bir şekilde kaybetmesini anlatıyor. Aslında savaşın korkunç sonuçlarını bize gösteriyor. Kitabın her bölümü bir sürpriz barındırıyor. Son bölümler ise okuyucuyu elbette şaşırtacaktır. Samir ve kızı Verâ’nın bu yolculukta hayatta kalmak için bir yerlere sığınmasına tanık olacağız. Kâh hüzünleneceğiz kâh korkacağız.
Başucu yazar ve kitaplarınız nelerdir? Yazarların ve kitapların hayatınıza nasıl bir etkisi oldu?
Öncelikle Orhan Pamuk’un Kafamda Bir Tuhaflık, Benim Adım Kırmızı; Jack London’ın Martın Eden; Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar; Gonçarov’un Oblomov’u ve Vedat Türkali’nin Bir Gün Tek Başına eserleri beni çok etkiledi. Bu güzel eserler, insanın yüreğine dokunuyor; her bir insanın –az ya da çok- yaşadıklarını tasvir ediyor. Bir eseri başarılı kılan ve okuyucuda derin iz bırakan unsur ya da unsurlar nelerdir? Bu unsurlardan birkaçı şöyledir: Bir yazar, evrensel değerleri göz ardı etmediği sürece başarılı olur, zerreden kürreye yaratılmış tüm değerlere ferasetle yaklaştığı müddetçe sevilir ve çok okuyucu bulur. Dolayısıyla okuduğum ve etkilendiğim bu kitaplarda bu anlayışı sezdim. Bu kitapların dışında dünya klasikleri de muazzamdır. İlkokuldan beri okuduğumuz eserlerdir birçoğu. Bizim edebiyatımızda ise Tanzimat Dönemi’nden sonra roman, hikâye gibi türlerle tanıştık. Öncesinde divan edebiyatı döneminde nesir ve nazım türlerinde harikulade eserler verilmişti. O dönemin eserleri de bende derin bir iz bıraktı ve hâlâ okumaya devam ediyorum.
Üzerinde çalıştığınız yeni bir kitabınız var mı? Okuyucularınıza ipucu verir misiniz?
Evet, üzerinde çalıştığım bir eser var. Divan edebiyatını anlatan roman türünde bir eser olacaktır.
Son olarak okuyuculara söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Maalesef günümüzde edebi nezaketten uzak popüler yapıtlar ön plana çıkmaktadır. Bu da okuyucunun nitelikli yapıtları fark etmelerine engel oluyor. İcmal etmek gerekirse okuyucuların bu konuda daha seçkin davranmalarını ve nitelikli eserleri okumalarını arzuluyorum. Öncelikle dünya ve Türk klasiklerini okumalarını tavsiye ediyorum. Son olarak değerli okuyucularımıza şunu belirtmek istiyorum: Hiç olmasa haftada ya da ayda birkaç tane kitap alalım, evimizde bir kütüphane kuralım. Kitaplar dünya görüşümüzü zenginleştirir, bakış açımızı farklılaştırır. Huzurlu bir yaşam için hep birlikte kültürlenelim.