Kepenekle örtünmeyen bir yalnızlıktı benimki
Sen say ki; ayvalar beyaz açtı
ve beyaz da kirlendi.
Kordonu solmuş bir saatin
yanlış gösterdiği zamandı aşk
Bu yüzden günahkâr değildi hiçbir aşık
Günah olmamalıydı çünkü;
Yanlış zamanda doğru kişiye sevdalanmak.
Çatlamış duvarların
Kurumuş çiçeklerin
Akmayan çeşmelerin
Işıksız caddelerin
Sahipsiz gölgelerin
Vedasız gitmelerin
Yarınsız bugünlerin
Kimliksiz ölülerin
İsimsiz çocukların matemiydi aşk
Kimseye diyemeden ayazını
Oyalı yazmaların gizinde,
Kınalı avuçların içinde saklamaktı
Kısık sesli vedasını.
Gideni dönmeyenin yaktığı ateşte
Dağlayarak ‘ yardan kalan yarasını “
Ateşe demekti insana diyemediğinin dahasını.
Dümdüz ovaların içinde
Yalnız bir dağ gölgesiydi aşk.
Bir nehrin tükenerek akarken
Azala azala aktığı yolu değiştirmesiydi…
Gölgesine sığınmak da
Denize kavuşmak da
Yatağında kurumak da kaderken;
Doğru bilinende yanılmaktı sevdalanmak.
Dedim ya
Sular soğuktu;
Yollar uzak.
Dağlar yalnızdı;
Yürek korkak.
Ne kaderden kaçılır
Ne kaderle varılır bir tezattı aşk.
Işıkları sönen kentlerin
dar sokaklarından
Dik merdivenlerinden kaçarken
Karanlıkta kaybolmaktı sevdalanmak.