Işığa koşan mikro evren, patolojik bir ruh ağzımda, sırtımda gömüden bir aidiyet
Beynimin hançeri: mızrak, derisi yüzülen bir takvanın içinde(unutulan el) beyin boşluklarım morfin yağmuru
Ahşaptan bir kuşum, Allah’ın ateş böceklerinde dönüp duran yıldız, Venüs ve Uranüs çarpışması, üç gözlü yılan (Sesimde tarih kanıyor)
Tutsak Mayayım, hapsolan 2012, denizlerin şarkısında şeytan üçgeni, kasığımdan yalnızlık damlıyor, yalnızlık ki kendini vuruyor!-Bir kentin savaş çağrısı
Damarlarımda ölü bir adam, tanımadığım, alnında hadım korkusu, sarsılıyor!
Demeter tırnaklarımda kirli bir ırmak, uyandı Apollo, ikiz yatak
Utanç mevsimi bu, bir melek saklanıyor kafeste, demir okyanusta yüzen uçurum(yüzgeçlerim alabora)
Kobalt hokkabaz girdi gözümden içeri girdi, girdi gözümden içeri!
Kaçacak yer yok! Son flütün son melodisi ağır melodram kayıp ilanlarında
Yağmurların alçak kubbesinde minimal sözcükler, teatral Kleopatra
Bağlanıyor tenim, tenim Süleyman. Kemikle bilenen çocukların halifesiyim. Tahtım çukur tahtım köz.
Boğulan bir halkın ayak sesiyim!!!
Koptu urgan, saçlarımız kaygan.
BAĞIR TÜRKÜMÜZÜ!İNSAN, KALBİMDE YEMİN !
İncinen ruhum yara kabuğu, deviniyor hala kasığında annemin!
Binnaz Deniz Yıldız / Edebiyat Gazetesi / Ocak 2025 / Sayı 24
Hiç yorum yok
Yorum Gönder