Şu Kubbede Bizim de Bir Sedamız Olsun

Edebiyat Gazetesi olarak Alaska Yayınlarından çıkan Taşlar Dile Geldi (Ağırnas)'ın yazarı Abdurrahman Özdemir ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
1

Merhaba Abdurrahman Bey, okuyucularımıza kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Merhabalar, ilk olarak bana bu imkânı tanıdığınız için teşekkür ederim. Anadolu’nun küçük bir köyünde sekiz çocuklu bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya gelmişim. Okumayı öğrendiğimden itibaren denk geldiğim her yazıyı okurum. Maddi durumumuz iyi olmadığından okul yıllarımda yaz tatillerinde inşaatlarda amelelik yaptığımda bakkallardan yemek için aldığımız peynir, zeytin ve helvalara sarılı eski gazete parçalarını bile hayranlıkla okurdum. 

Yazar Abdurrahman Özdemir

Hamdolsun bunun meyvesini de ilkokul öğretmenimin tavsiyesi rahmetli babamın gayretleri ve Allah’ın izniyle yatılı okulu kazanıp köyümde üniversite bitirerek devlette işe başlayan ilk kişi olarak aldım. Van’da köy ilkokulu sınıf öğretmeni olarak göreve başladım. Sonra tayinlerle farklı illerde çalıştım. Okullarda idarecilik ve öğretmenlik yaptım. Halen bir devlet okulunda idarecilik yapmaktayım. 25 yıllık kendimce iyi bir eğitimciyim. Hep normalin dışında nasıl daha fazla nasıl faydalı olurum neslimize diye tasa içerisindeyim. Ama imkânlar ve rol modellerim kısıtlı olunca ancak bu kadar olabildim. Okumayı severim. Ancak okuduklarımı akıl süzgecinden geçirip, vicdan terazisinde tarttıktan sonra değerlerimiz ölçeğinde bir muhakemeye tabi tutarım kendimce. 

Yazma yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz? Sizi kitap yazmaya yönlendiren nedenler nelerdir?

Vazifen sınıf öğretmeni olunca hammadden de şekilsiz hamur veya bembeyaz bir sayfa olarak elimize verilen öğrencilerimiz oluyor.  Durum böyle olunca yavrularımızı geleceğimiz olarak görüp ona göre şekillendirmek ya da renklendirmek zorundasınız.  Uzun bir yazma geçmişim yok. Ara sıra düzenli düzensiz bir şeyler karalıyordum. Her daim “Şu kubbede baki kalan bir hoş seda imiş.” sözünden esinlenerek ne yapabilirim diye düşünürdüm. Son zamanlarda kaybettiğimiz değerler üzerine milletçe yoğunlaştığımız, müfredat yenilediğimiz bu zamanlarda ben de ne yapabilirim diye düşünüyordum. Kalıcı bir şeyler de olsun istiyor ama kitap yazmaya cesaret edemiyordum. Ne zaman ki Cengiz AYTMATOV’u okuyunca nedendir bilmem ama bir cesaret geldi. Çocuk kitabından başladım yazmaya. Olursa inşallah devam ettirmek istiyorum. Hiç olmadı hem öğrencilerime hem de aileme bir hatıra olsun. Şu kubbede bizim de bir sedamız olsun, istedim. Böylece kitap bastırarak bir nebze profesyonel yazarlığa başlamış olduk.

Yazarlık sizin için ne ifade ediyor? 

Cömertliği ve paylaşmayı ifade ediyor. Yazarlık bildiklerini, hayretlerini, merakını kendine saklamıyorsun. Herkesle paylaşıyorsun böyle olunca da güzellik bolca her tarafa yayılıyor. Ancak yazarken ne nefsine ne nesline zararı olan yazılar yazma gayretindeyim.

Okurun beğenisini kazanan Taşlar Dile Geldi (Ağırnas) isimli kitabınız Alaska Yayınları’ndan çıktı, tebrik ederiz. Kitaplarınızda okurlarınızı ne gibi sürprizler bekliyor?

Teşekkür ederim. Kitaplarımız öyle uçuk bir hayal ve ulaşılmaz bir içerikte değil. Balık suda yaşar ama suyun farkına varmaz, kıymetini bilmezmiş. Kitabımızda günlük hayatta içinde bulunduğumuz nimetlerin farkına varmak, kaybolmaya yönelmiş maddi, manevi ve kültürel değerlerimiz işlemeyi samimi ve sıcak bir dille işlemeye çalıştık. Eskimez değerlerimiz, kelimelerimiz, kültürel sürprizlerimiz olacak. Şu ana kadar da okurlarımızın teveccühü bizi yeni eserler için cesaretlendiriyor, şevk veriyor. Her hangi bir aksülamele mahal vermeden hayatın içinden sıcak samimi hikâyelerimiz olacak. Büyük küçük, kadın erkek herkesin kendisinden bir şeyler bulacağı eserlerimiz olacaktır.

Başucu yazar ve kitaplarınız nelerdir? Yazarların ve kitapların hayatınıza nasıl bir etkisi oldu?

Öyle başucu kitabım var diyemem. Pek bir kitap seçmem. Az önce de belirttiğim gibi aldığım bir kitabı sabık kıstaslar muvacehesinde bir değerlendirmeye tabi tutarım. Çocuk kitabı da okurum, okudum; Eylül’ü de okudum. Etkiye gelince sabıkan bahsettiğim gibi Aytmatov’un Gün Olur Asra Bedel, Elveda Gülsarı, Cemile, Toprak Ana  gibi kitaplarını okuyunca bir güven geldi kendime. Ancak asla kendimi o üstatla kıyaslama cüretine giremem, girmem. Ancak bülbül de kuş serçe de. İçimizden geldiği gibi yazmaya gayret ediyorum

Üzerinde çalıştığınız yeni bir kitabınız var mı? Okuyucularınıza ipucu verir misiniz?

Üzerinde çalıştığım kitabım olduğu gibi resimlenip yayınlanmaya hazır birkaç kitabımda var. Eğlenceli, meraklı, bilgi ve değerle yoğrulmuş kitaplarımız. Bir de romana başlamıştım ama şimdilik duruyor. Zaman ne getirir bilinmez, ya nasip diyelim. Kısmetse bu seriyi tamamlarsam romanı da inşallah tamamlamak nasip olur.

Son olarak okuyuculara söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Klişe bir cümle olacak ama bolca okumak. Sonra da öğrencilerime ve çocuklarıma da tavsiye ettiğim gibi bir iki cümlelik günlük yazmaları. Ancak sadece dijital ortamda okumak ve yazmak değil. Eline kitabı veya defteri alıp kendinden bir parçaymış gibi okumak, yazmak. Okuyucularımıza da sizlere de saygılarımı sunuyorum. Bana bu fırsatı ve imkânı verdiğiniz için ayrıca teşekkür ediyorum.

( Hide )
  1. Hocamızın kitabını da okudum. Kendisi eğitimci kişiliğini eserine de yansıtıp çocuk edebiyatına benim zannımda büyük bir katkı yapmış. Daha nice kitaplarını görmeyi dilerim

    YanıtlaSil

1932-2025 © Edebiyat Gazetesi
ISSN 2980-0447