Karanlıkta Islık Çalmak Ortalığı Aydınlatmaz

Bu ay ki sizler için hazırladığım eser Yazar Erich Fromm'un kaleme aldığı Özgürlükten Kaçış kitabı.
0

Bu ay ki sizler için  hazırladığım eser Yazar Erich Fromm'un kaleme aldığı Özgürlükten Kaçış kitabı.  Çok  önemli bireysel ve toplumsal analizlerin yapıldığı eser bilimsel bir araştırma  ve önemli bir Psikanalizdir. Özgülük sevdalıları özgürlüğü anlamalıdırlar  da. Özgürlüğü bireysel  ve toplumsal açıdan doğru anlama temelinde değerli  analizleri içeren  eserimiz şu  bölümler altında can alıcı birçok  konuyu aydınlatmaktadır.

Karanlıkta Islık Çalmak Ortalığı Aydınlatmaz

Hemen her konuşmada bir şekilde bahsi geçen,  hemen her anlatıda bir anlamı ve önemi olan özgürlük, ne olduğu en tartışmalı konulardan birisidir. Şarkılarda şiirlerde özgürlüğün ne kadar iyi ve güzel olduğuna dair kısımlara bayılırız. Mottosu özgürlük olan her ideanın bir şekilde insan mutluluğuna katkı sağladığını düşünürüz. Erich Fromm  özgürlükten kaçış adlı eserinde özgürlüğü romantik bir rüyadan ciddi bir sorumluluğa doğru evriltir. Bu evriltmek özgürlüğün anlamının kavranması sırasında bireyin üstlendiği sorumluluğu su yüzüne çıkartır. Bu sorumluluk özgürlüğün romantik savunuşu kadar eğlenceli değildir. Ancak ondan çok daha etkilidir. Böylece özgür olabilmenin anlamı bize yol göstermeye başlar. Özgürlük yalnızca öznel olaylar esnasında kısıtlamaların ya da yasakların tersi ya da reddiyesinden ibaret değildir. Bu da özgürlüğün bir parçasıdır elbette ancak onu etraflıca anlamak ve kendimize dönebilmek ve yolumuzu bulabilmek için yeterli değildir. 

"Şu yasağa karşı biz özgürlüğü savunuyoruz " Yani bu yasağı kabul etmeyeceğimizi onun karşısında duracağımızdan bahsediyoruz. Peki sonra? Özgürlüğün anlamı yalnızca onun kısıtlandığını düşündüğümüz tezlere ve uygulamalara engel olmaya çalışmaktan ibaret midir? Hayır. Özgürlüğün insan refahı ve mutluluğunda işlevsel bir rol oynayabilmesini sağlayan şey onun zıttıyla çarpışması değildir. Özgürlük, bilincinde olma zorunluğu, ve özgürlüğün getirdiği sorumlulukları yüklenme erdemiyle birlikte işlevsel hale gelir. 

Özgürlükten kaçış adlı yapıtında Fromm, tarih boyunca insanın giderek daha fazla özgürlük kazandığından ancak bunun karşılığını yalnızlaşarak ödediğinden söz eder. bundan ötürü, özgürlüğün insanın kaçmak istediği bir durum olduğunu anlatan fromm, otoriter rejimlerin insanlara çekici gelmesinin nedenini de buna bağlar. Birey olamayan, değer üretemeyen, yani özgürlüğüyle ne yapacağını bilemeyenlerin bu özgürlükten kaçma durumu otoriter rejimleri ve onların tehlikelerinin aşırılıklarının önünü açmaktadır. Bu özgürlükten kaçış bir grubun veya ideolojinin, örneğin faşist bir ideolojinin fanatik bir üyesi olmaya kadar uzanmaktadır. Birey olarak özgürce kendisini var edemeyen ve yalnızlığa giderek daha çok gömülenler bundan kurtulma ya da kaçış olarak bir gruba dahil olmakta ve bu grupla kendisini var etmeye çalışmaktadır. Yalnızlığı ne kadar derinleşir, özgürlük karşısında ne kadar cahil kalır ve korkarsa ideolojiye ya da gruba çok daha fazla bağlı hale gelir. Kendisini grupla özdeşleştirmeye ve ondan ibaret olmaya doğru sürüklenir. 

"Karanlıkta ıslık çalmak ortalığı aydınlatmaz. yalnızlık, korku ve ürküntü olduğu yerde kalır; insanlar buna sonsuza dek dayanamazlar. 

Negatif özgürlüğün yükünü sürekli taşıyamazlar; negatif özgürlükten pozitif özgürlüğe doğru bir gelişme göstermedikleri sürece, özgürlük denilen şeyi tümüyle feda etmek ve ondan kaçmaya çalışmak zorunda kalırlar. günümüzde var olan temel toplumsal kaçma yolu, faşist ülkelerde olduğu gibi bir öndere boyun eğmek ve demokrasimizde görüldüğü üzere zorunlu uyum sağlamak, razı olmaktır."

Bu da özgürlükten  çok köleliği biati getiriyor  çarçur  edilen değerler  ters yüz  oluyor. Kurtuluş  anahtarı  elimizde kelepçe  oluyor. Sorun doğru temelde  özgürleşemeyen birey özgür  toplumu yaratamıyor. Bunun bir bariz örneği Türkiye’de  18 yıldır  iktidarda olan AKP rejimi Türkiye’de  özgürleşemeyen bireyler özgür  toplum yaratamıyor faşizme karşı  çıkma  yerine ona teslim. Oysa Özgürlük  zihinlerde yaratılmalı  öncelikle orada zincirler kırılmalı. Özgürlük için  gerekli  donanım emek çaba  zemin hazırlamazsa elimizde patlar tamda o noktada Özgürlüğün  bir bedeli var ve elde edilince bir değeri  var. Özgürlüğü  anlamak ve gereklerini yapmak en önemli özgürlük  eylemidir.

Özgürlük kavramı insanın varlığı ile birlikte ortaya çıkmış bir olgu olarak görünse de aslında insan kendi varlığından önce dış dünyanın farkına varmış ve evreni gözlemlemiş, sorgulamış, anlamlandırmış, şekillendirmiş ve hatta olanı değiştirmeye çalışmıştır. Doğaya egemen olduğunu yaratılmış her şeyin kendine hizmet ettiğini anladıktan sonra kendi iç dünyasını bizatihi kendi varlığına bir dönüş yaşamış artık içindeki “ben” i sorgulamaya başlamıştır. Burada yazar insanın kendi özgürlüğünü keşfetme sürecini anlatırken özellikle Avrupa’da yaşanılan skolastik döneme ve insan üzerindeki baskısına hayli vurgu yapmıştır. Zira bu dönemde insan kendi varlığını doğadan ya da dini tekelinde bulunduran kiliseden ayrı bir varlık olarak düşünmemekte onun bir parçası olarak görerek özgürlük gibi bir düşünceye de ulaşamamış durumdadır. Aynı zamanda kilisenin bu baskıcı ve totaliter tutumu insanın kendi varlığını sorgulamasına, özgürlük kavramına doğru ilerlemesine de neden olmuştur.

Yazarın özellikle üzerinde durduğu diğer iki kavram ise *“Yapma özgürlüğü” ile “ yapmama özgürlüğü” söylemleridir. Bu iki kavram arasında gözle görülmeyen fakat insan ruhunda belli yaptırımlara sahip bir konum bulunmakta bu iki olgu arasındaki mesafenin artmasıyla kişi kendini yalnızlaşmış, tükenmiş ve özgürlüğünü sorgular halde bulmaktadır. Bu kitapta özgürlük tanımı yapılırken özellikle çağdaş yani modern insanın özgürlüğüne değinilmekte var olan bireysellikten hareketle ortaya çıkan soyutlanma, bireysel önemsizlik, güçsüzlük duygusu ve yalnızlık hissine atıfta bulunulmaktadır. Skolastik düşüncenin belli aşamalarla önemini yitirmesi, pozitif ve rasyonel düşüncenin hayata entegre olmasıyla birlikte insan kendini ekonomik ve kültürel bağlamda bireysellik yarışında bulmuş, bu yarışı kazandığını düşündüğünde ise varlığını temellendirdiğini düşündüğü manevi bağlardan koparak anlamsızlık seremonisinin içinde kendini yeni bir anlam arayışı içinde bulmuştur.

Erich Fromm Kimdir?

Erich Fromm 23 Mart 1900 yılında Almanya'da dünyaya gelmiştir. Musevi kökenli Amerikalı ünlü psikanalist, sosyolog ve filozoftur. Ruh biliminde Marksist-Sosyalist yaklaşımın en önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Heideberg ve Münih Üniversitelerinde toplum bilimi ve psikanaliz eğitimlerini almıştır. Heidelberg Üniversitesinde doktora öğrenimini tamamlamıştır. Erich Fromm 1930'lu yılların başlarında Nazi hareketlerinin başlaması ile birlikte İsviçre Cenevreye taşındı. Chicago Ruh çözümleme Enstitüsünden aldığı davet ile ABD'ye gitti Bu üniversitede 4 yıl kadar uzman olarak görev yaptı. Özel çalışmalarını sürdürürken Columbia Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Sayılı ve büyük üniversite ve kolejlerde görev yaptı. 1949 yılında Meksika Ulusal Özerk Üniversitesinden profesörlük teklifini kabul etti tıp fakültesi bölümünde ruh çözümleme şubesini kurdu ve emekli olana kadar çalıştı. Emekli olduktan sonra yaşadığı ülke olan İsviçre'de yaşama veda etti. Marksist ve sosyalist insancıl dünya görüşünü benimseyen yazar batı kapitalizmini ve SSCB komünizmini reddetti. Bilim adına bir çok eser veren profesör tüm dünyanın sevdiği hekimlerden biridir. 

Deniz Boyraci / Edebiyat Gazetesi / Mart 2025 / Sayı 26

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

1932-2025 © Edebiyat Gazetesi
ISSN 2980-0447