Merhaba Berkay Bey, okuyucularımıza kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Merhabalar, ismim Berkay Atan. 11 Nisan 2005’te Bursa İnegöl’de doğdum. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi İnegöl’de okudum. Üniversite ön lisans eğitimimi Yalova Üniversitesi Aşçılık bölümünde sürdürmekteyim. Aşçı ve garson olarak çalıştım, okul okumamdan dolayı bırakmak zorunda kaldım. Çeşitli dergi ve fanzinlerde aktif olarak yazmaktayım.
Sizce şiir nedir? Şiirde olmazsa olmaz dediğiniz öğeler var mı?
Bence şiir; ölümü anlayarak yaşamımıza daha da renk katan, hayatımızın her anlamında bize doğru yolu gösterecek olan cümlelerin bir satırda bütünleşmiş -vücut bulmuş- halidir. Şiir sadece ölümü çağrıştırmayabilir; öyle neşe dolu şiirler vardır ki ölümü unutturan, insanın aklına eğlenmekten başka bir seçenek gelmez o şiirleri okurken. Ben de bu algıyı yenmek için şiirlerime her duygudan birazcık serpiştirdim. Bir şiir deneme gibi yazılmalıdır, öznel olmalıdır; yeri geldiği zaman şiire renk katmak için maviye kırmızı demelidir şair. Kesin ve doğruluğu kanıtlanmış ifadelere her zaman yer verilmemelidir. Şiirde olmazsa olmaz dediğim öğelerden biri ise şairin kendi iç dünyasından ne kadar bir şeyler katabildiğidir. Bana göre bir şiiri anlamak için o şiiri yazan şairin yaşantısını ve iç dünyasını iyi kavrayabilmek gerekir.
Şairlik sizin için ne ifade ediyor? Öykü, deneme tarzında yazılar da yazıyor musunuz?
Şairlik benim için yemek yapmaya benziyor, şiiri yazmadan önce zihnimde kelimeleri yoğuruyorum ve elimden geldiğince en iyi şekilde servis etmeye çalışıyorum. Şiirlerimin tadının, herkesin damağında kalmasını istiyorum.
Yazma yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz? Bu yolculukta size kimler destek oldu?
Yazma yolculuğum 2020 yıllarında amatörce başladı, ilk olarak derslerde sıkıldığım zaman elime kâğıt kalem alır ve bir şeyler karalardım. Babaannemin vefatından sonra ölümle ilgili şiirler yazmaya ve ölümü daha yakından tanımaya başladım. 11. sınıfta Edebiyat öğretmenimiz Ensar Hoca’nın şiir yazma ödevi vermesiyle saatlerce uğraştığım “Münferit” isimli şiirimi yazdım. O şiirimden sonra yazma isteğim daha da pekişti ve 2024’ün kasım ayına kadar amatörce yazmaya devam ettim. Sonra yazdığım şiirlerimi dergilere göndermeye başladım, kabul gördükçe yazmaya devam ettim ve aktif olarak hâlâ yazmaktayım. Bana bu süreçte destek olan, başta ailem ve dostlarım olmak üzere; tüm herkese teşekkürlerimi sunuyorum.
Martılar Ölünce isimli şiir kitabınız Alaska Yayınları’ndan çıktı. Kitabınızda şiirseverleri ne tür şiirler bekliyor? İpucu verir misiniz?
Martılar Ölünce kitabının içinde şiirseverleri; yaşama, aşka, ölüme karşı oluşturduğumuz bazı bağnaz düşüncelerin mısralara dökülüp şiirlere dönüşme evresiyle ilgili şiirler bekliyor. Bu şiirler benim gibi gençlere ümitler aşıladığı gibi; düşünmelerini, sorgulamalarını ve yoğun melankoli duygularını bastırmalarını da sağlıyor. Ölümün de yaşamın bir parçası olduğu bilinciyle, gençlerin yaşadığı her anın değerini anlatıyor.
Başucu yazar, şair ve kitaplarınız nelerdir? Yazarların ve kitapların hayatınıza nasıl bir etkisi oldu?
Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Otuz Beş Yaş” eseri ve Cemal Süreya’nın Üvercinka eseri başucu kitaplarımdandır. Yazarlar ve kitaplar bir yaşama amacım olduğunu öğretti bana. Ölümü, aşkı, hayvanları, doğayı daha iyi kavramamı sağladı.
Üzerinde çalıştığınız yeni bir kitabınız var mı? Okuyucularınıza ipucu verir misiniz?
Üzerinde çalıştığım yeni bir kitabım yok fakat kafamda kurguladığım yeni bir kitap fikrim var. Bu seferki kitabımda daha çok halkımızın çektiği zorluklara değinmek istiyorum. Toplumsal olarak ne kadar çok yıprandığımıza ve hep beraber huzur içinde yaşayabileceğimize dikkat çekmek istiyorum. İlerleyen süreçlerde bu daha da netleşecektir.
Son olarak okuyuculara söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Okuyucuların fikirlerini ve eleştirilerini önemsiyorum. Kitapla ilgili merak ettiklerini veya ilham kaynaklarımın neler olduğunu merak etmeleri takdirde bana ulaşıp sorabilirler.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder